Cumhurbaşkanı Erdoğan, önceki gün yaptığı önemli konuşmada dedi ki.. “Önümüzdeki dönemde milletimize, hem güney sınırlarımızın güvenliğini, hem insanımızın can ve mal emniyetini garanti altına alacak yeni müjdelerimiz olacak.”
Notlarım-dan yola çıkarak, biraz da kulislere kulak kabartarak Suriye ile ilgili bu müjdenin ne olabileceği konusunda beyin fırtınası yapacağım. Ama önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çerçevesini kalın bir şekilde çizdiği “çözüm meselesiyle” ilgili bir kaç şey söyleyeceğim.
Tartışma başlar başlamaz demiştik ki.. “Örgüt ablukaya alınmış. Bu süreçte Ankara kimseye silah bırak demez. Silah bırakmak isteyeni de engellemez” (Terör Örgütü PKK Silah mı Bırakacak? 15 Ekim.) Cumhurbaşkanı Erdoğan önceki gün dedi ki.. “Bizim Irak ve Suriye’nin kuzeyindeki bölücü terör örgütüne hiçbir çağrımız yoktur, olamaz.”
Demiştik ki.. “Ortada bir devlet kararı var ama adı çözüm süreci değil.” Cumhurbaşkanı Erdoğan dedi ki.. “Teröristlerin anlayacağı yegane dil, terörle tavizsiz mücadeledir.”
TERÖRLE MÜCADELE AYRI PARAGRAF
Demiştik ki.. “Devlet kararının bir yönü terör örgütleri prangasından kurtulmak, diğer yönü demokrasiyi derinleştirmektir” (Türkiye’nin Yükleri: Biri Düştü, Diğeri Sallanıyor, 29 Ekim 2024.) Cumhurbaşkanı Erdoğan dedi ki.. “Sevgili Kürt kardeşlerim, senden bu eli samimiyetle tutmanı istiyoruz. Siyonist İsrail’in aparatlığını yapanları aradan çıkarmanı bekliyoruz.”
Daha fazla uzatmaya gerek yok. Mesele şudur: Bölgesel gerilim ve jeopolitik riskler Türk siyasetini “iç kaleyi” tahkim etme, toplumsal uzlaşıyı derinleştirme arayışına itmiştir. Bunun ilk adımı Cumhur İttifakı-CHP lideri Özgür Özel diyaloğudur. İkinci aşamada MHP lideri Devlet Bahçeli’nin çağrısı gelmiştir. Buraya kadar olanlar bir bütündür. Terörle mücadele ise ayrı bir paragraftır.
KANDİL-SURİYE ARASINDA ÇATLAK MI VAR?
Terör örgütü Irak’ta kurulan tampon bölge ile sıkıştırıldı. Suriye’de zemin kaybediyor. Ankara-Washington hattında “Ne olacak bu Suriye’deki terör örgütleri?” konuşmaları bir yıldır yapılıyor.
Demiştik ki.. “Örgüt Irak’ta silah bırakmaz ama Suriye’de arayışta olduğu anlaşılıyor.” Şunu da demiştik.. “Kandil başka, (Suriye’deki Ferhat Abdi) Şahin başka konuşuyor.”
Terör örgütünün Suriye kolunu yöneten elebaşlardan Ferhat Abdi Şahin dedi ki.. “SDG olarak Türkiye’de eylem yapmayacağımızı söyledik. TUSAŞ’a saldıran kişiler Suriye topraklarından Türkiye’ye geçmemiştir.” Daha önemlisi şunu söyledi: “Şu anda bizim ile Türkiye arasında tansiyonun düşmesi ve diyaloğun sağlanması için Uluslararası Koalisyonun arabuluculuğunda bir çaba sözkonusu.”
Bakın bu ifade yanlıştır. Yanıltıcıdır. Türkiye, ABD’yi bir arabulucu olarak görevlendirmemiştir. Ankara-Washington görüşmeleri iki devlet arasında yapılan müzakerelerdir. Ama anlıyoruz ki ABD, SDG’ye “Türkiye’yi rahatsız edecek davranışlardan kaçın, bir tehdit olmadığına Ankara’yı ikna et” demektedir. Kandil’in TUSAŞ saldırısını yapan teröristleri Suriye’den görevlendirmesi SDG’yi bu yüzden panikletmiştir.
ABD YA BU TEKLİFLE GELİRSE
Demiştik ki: “Ankara için ideal senaryo şudur: ABD, Suriye’nin kuzeyinden çıksın. Örgüt Suriye’nin kuzeyinde silah bıraksın. Kandil’den Suriye’ye gelenler oradan çıkarılsın” (Suriye’de PKK’yı Bekleyen Senaryo, 22 Ekim 2024.) Suriye’deki Kandil kökenli teröristlerin oradan çıkarılması önemli konudur. Bu sağlanırsa Kandil’in Suriye’de etkisi kırılır.
Böyle bir ihtimal mi var? Kandil’in bundan endişe ettiği anlaşılıyor. Kandil’deki terör elebaşılarından Duran Kalkan önceki gün dedi ki: “Türkiye, Kuzey ve Doğu Suriye’yi boşaltmak istiyor. Buna fırsat vermemeli. Kimse yerini, yurdunu terk etmesin.”
Peki, ABD bunları çıkarırsa bu teröristler nereye gidecek? ABD’yi biraz tanıyorsam, bu teröristleri kullanmaya devam etmek ister. “DEAŞ’la mücadele” Afrika’ya ve başka bölgelere kayacak ya… “Rus’un Wagner’i orada, ben de PKK’yı götüreyim” diyebilir. Ankara zinhar kabul etmemelidir. En ideali ABD’nin bu örgütle ilişkisini tamamen kesmesidir.
MÜJDE HAKKINDA SENARYOLAR
Şimdi gelelim Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Yeni müjdelerimiz olacak” açıklamasına. “Güney sınırlarımızın güvenliğini ilgilendiren müjde” Suriye sınırını işaret eder. Burada sınır güvenliğini ilgilendiren yeni tedbirler gündeme gelebilir. Konu sınırın öte yakasıysa iki güçlü ihtimali göz önüne almak gerekir.
Bir. Türkiye-ABD arasında yapılan görüşmeler son aşamaya gelmiş olabilir. Böyle bir ilerleme varsa, sonuç için ABD seçimleri bekleniyor olabilir. Bir kaynağım dedi ki.. “TUSAŞ saldırısına Suriye’de verdiğimiz yanıt bugüne kadar yapılan operasyonların en büyüğüydü.” ABD askerleri operasyondan sonra vurulan bölgelerde inceleme yaptı. Ama duydum ki ilk kez operasyon sırasında Washington’dan itiraz gelmedi. Sadece “Birliklerimizin güvenliğine dikkat edin” denildi.
İki. Tel Rıfat bölgesi Rusların kontrolünde. Orada rejim birlikleri, İran milisleri ve PKK’lı teröristler varlık gösteriyordu. Terör örgütü uzun bir süredir hem Fırat Kalkanı hem de Zeytindalı Bölgesi’ni oradan taciz ediyordu. Geçtiğimiz günlerde Türk-Rus ortak devriyesi yeniden başladı, biliyorsunuz. Bölgede yaşanan son gelişmeler üzerine İranlı milisler Tel Rıfat’ı terk etmiş. Ruslar, PKK’yı oradan çıkarır mı yoksa rejimle birlikte oradan çıkıp, “Buyrun siz temizleyin” mi der? Yakında müjdenin ne olacağını göreceğiz.
Yazar: Yahya Bostan