Son dakika

Türkiye İran İsrail MİT MOSSAD

İran, İsrail’in değil Türkiye’nin ayağına basıyor

İsrail, İran’ın bölgedeki tüm çıkarlarını vuruyor. Tahran zemin kaybediyor. Ama yanıt vermiyor. Çünkü stratejisi İsrail’le karşı karşıya gelmek değil. Ancak bölgede tutunmak da zorunda. O halde ne yapacak? Çok ilginçtir: İran, Türkiye’nin alanını daraltmak için bazı girişimlerde bulunuyor. Nasıl mı? Anlatayım.

İSRAİL’İN HEDEFİ BELLİ

İsrail, mevcut konjonktürü fırsat görüyor. Amacı Gazze’yi ilhaktı. Yapamıyor. Ama işgali kalıcı kılmak için ateşkes konusunda muhatapları oyalıyor. En başından bu yana yazdığımız gibi, bir amacı da Lübnan ve Suriye’nin güneyinde tampon bölge kurmaktır.

Lübnan’a saldırının eli kulağında. İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant “Güçlerimizi ve kaynaklarımızı kuzeye kaydırıyoruz” dedi. Uzun bir süredir sürdürdüğü Lübnan saldırılarını, kapsamlı bir istihbarat operasyonuyla yeni bir aşamaya taşıdı. Hizbullah’ın birkaç ay önce -muhtemelen MOSSAD’ın paravan şirketinden- satın aldığı, içine patlayıcı yerleştirilmiş çağrı cihazları ve telsizleri patlattı.

MİT VE MOSSAD FARKI

Bu saldırılar Hizbullah’ı hareket edemez hale getirme amacı taşıyor. Muhtemel bir kara operasyonu öncesinde Hizbullah’ın direnci kırılıyor. Maliyeti düşük bir operasyon. Parası Hizbullah tarafından ödenmiş cihazlar, yüzlerce Hizbullah üyesini silah tutamaz hale getiriyor. Bu, saldırının bir boyutu. Diğer boyutu İsrail’in, sivillerin de kullandığı cihazları silah haline getirmesi, sivil-asker ayrımı gözetmemesi. Bu yönüyle saldırı tedhiş ve terör faaliyetidir.

Bir parantez açalım... Dışarıdan bakınca sofistike gibi görünen bu operasyon aslında istihbarat örgütlerinin çok sık başvurduğu bir yöntemdir. MOSSAD’ın bu operasyonunun ses getirmesinin nedeni bu yöntemin belirli bir hedefe dönük değil, büyük bir kitleye karşı acımasızca kullanılmış olmasıdır. MOSSAD sivillerin de ölümüne yol açmış ve suç işlemiştir. Bunu da 7 Ekim’de yaşanan büyük istihbarat zaafiyetiyle oluşan itibar kaybını onarmak için kullanmıştır.

Son tahlilde MİT de bu yöntemi ustalıkla kullanır. Ama MOSSAD’dan farklı olarak sivil ayrımını çok net yapar, bu konuda hassasiyet gösterir. Bir örnek vereyim: PKK yönetimi, PKK’lı teröristlere, doğa şartlarına uyumlu olduğu gerekçesiyle tercih edilen bazı ürünlerin kullanımını yasakladı. Neden? Çünkü çok sayıda terörist bu ürünleri kullandığı için “yürüyemez” hale geldi. Parantezi kapatıp devam edelim.

İRAN’IN ÖNCELİĞİ NÜKLEER PROGRAM

İsrail’in bir amacı da İran’ı cevap vermeye zorlamak. Böylece Tahran’ın nükleer kapasitesine saldırmak. Bu kapsamda Lübnan ve Suriye’de İran unsurlarını hedef aldı. Şam’daki büyükelçiliği vurdu. Üst düzey komutanlarını öldürdü. Hamas Siyasi Büro Şefi İsmail Haniyye’ye Tahran’da suikast düzenledi. Son olarak çağrı cihazı saldırısına imza attı. Daha önce yazdığım gibi, İran nükleer hedeflerine ulaşmadan adım atmayı istemiyor (Çağrı cihazı saldırısı tutumunu etkileyecek mi, göreceğiz.)
İran’ı, İsrail’le gerilim dışında, bölgede gerilemeye iten başka gelişmeler de var: Bir. Tahran, Şam rejiminin, Riyad liderliğindeki Arap Ligi’ne itilme çabalarından huzursuz oluyor. İki. Türkiye’nin Irak’la kurduğu yakın diyalog (terörle mücadele, Kalkınma Yolu) nedeniyle kaşlarını çatıyor. Üç. Dağlık Karabağ zaferiyle Güney Kafkasya’da yaşanan zemin kaybı ve Zengezur Koridoru tartışmalarıyla daha sert bir pozisyona savruluyor. Peki, bu savrulma nereye?

İŞARETLER “TANSİYON YÜKSELECEK” DİYOR

Aslında kabaran işaretleri yazmıştım (İran’la Zor Konular, Ocak 2024). Bu işaretlerin devamı niteliğinde, Türkiye’yi yakından ilgilendiren gelişmeler su yüzüne çıkıyor.
Bir. Ankara-Şam diyalog sürecinde şaşırtıcı gelişmeler yaşanıyor. Kahire’deki Arap Ligi zirvesinde, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan kürsüye çıktığında Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Miktad salondan ayrılmıştı. Genel gidişatla çelişen bir tutumdu bu. Miktad bir gün sonra yaptığı açıklamada, -diyalog için asker çekme şartından geri adım atan Esad’ın aksine- diyalog için yeni bir şart ortaya koydu. “Tam bir normalleşme için Türkiye, Suriye ve Irak’taki askerini çekmeli” dedi. Buradaki Irak vurgusu yeni ve önemlidir. Bu, Şam’ın değil Tahran’ın talebidir.

TALABANİ SELFİESİ KİME MESAJ?

İki. İran, Irak’taki ilk hamlesini Kerkük valilik seçimlerinde yaptı. Daha sonra Kerkük’te bir Türk SİHA’sı düşürüldü. Bağdat, “Nasıl olduğunu biz de anlamadık” dedi. İran’ın yeni Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan da ilk yurtdışı seyahatini Irak’a yaptı. KYB lideri Bafel Talabani, Pezeşkiyan ile aynı araçtan samimi bir selfie fotoğraf paylaştı. Talabani’nin terör örgütü PKK ve hatta ABD ile yakın ilişkisini daha önce pek çok kereler yazdık. Bu bir yönüyle Türkiye’ye verilmiş bir mesajdır.
Üç. Zengezur Koridoru, Türkiye’nin Türk dünyasıyla kara bağlantısını kurması açısından çok stratejik bir projedir. Tahran, bu projeye karşı çıkıyor. Üstelik birkaç gün önce bu konuyu bir “kırmızı çizgi” haline getirdi. İran Dışişleri Bakanı Abbas Arakçi, konuyla ilgili açıklamasında, komşu ülke sınırlarında herhangi bir değişikliğin (?) İran için kırmızı çizgi anlamına geldiğini söyledi.

Toparlayalım: İsrail İran’ı sıkıştırıyor. İran da kendine alan açmak için yakın çevresinde agresif politikalara yöneliyor. Bu çerçevede Ankara’nın ayağına bastığı açık.

Yazar: Yahya Bostan

Konuya göre haberler