Her kanıt iz bırakır

Her kanıt iz bırakır

Anadolu Ajansı yayınlarından bir kitap çıktı: Kanıt. İsrail’in Gazze’de uyguladığı soykırımın kanıtları bu kitapta etraflıca, madde madde yer aldığı için bu başlığı taşıyor. Bu kitapta yer alan fotoğraflar Lahey’de yer alan Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde Güney Afrika’nın İsrail aleyhine açtığı davanın da temellerini oluşturuyor. Birçok farklı şehirde bu kitapta yer alan fotoğrafların sergileri de düzenlendi. Geçtiğimiz günlerde Anadolu Ajansı’nın aynı ismi taşıyan belgeselini izledim. Atakan Kerküklü’nün yönetmen koltuğuna oturduğu ve Abdulkadir Karakelle’yle birlikte yapımcılığını üstlendiği belgeselde uluslararası hukukçular, insan hakları savunucuları ve şahitler İsrail’in hangi suçları işlediğini değerlendiriyorlar.

İsrail’in Gazze’de uyguladığı soykırım hâlâ devam ederken, Anadolu Ajansı’nın çalışanlarının büyük bir özveriyle oluşturdukları deliller hiç şüphesiz gazetecilik açısından büyük önem taşıyor. Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Serdar Karagöz belgeselin gösterimi öncesinde yaptığı konuşmada çabalarını şu sözlerle anlattı:

“Ekim ayından beri, çabamız tüm saldırıların faili İsrail yönetiminin sonuna kadar peşini bırakmayacak kanıtlar ortaya koymaktır.

Bizim görevimiz unutturmamak, kayıt altına almak ve gündemde tutmak.

Kanıt kitabı ve belgeseli hiç şüphesiz bu alandaki önemli bir boşluğu doldurdu ve İsrail’in suçlarını belgeledi. Şimdi sırada yaşanan bu soykırıma şahit olanların aktardıklarıyla Tanık kitabı var.”

Başta Serdar Karagöz olmak üzere bu çalışmada emeği geçen herkesi tebrik ederim.

DÖNERİN SEMBOLİK DEĞERİ

Almanya Cumhurbaşkanı Steinmeier’in Türkiye ziyaretine katılacak heyette bir döner ustasının da olması sosyal medyada çokça konuşuldu. Bugün döner “bir tür Alman ulusal yemeği” ve iki toplumun arasında kültürel bağın en belirgin örneklerinden. Yabancı düşmanlığının had safhada olduğu dönemde, -sanki bugün çok farklı-, Almanya’da yabancılarla belki de ilk karşılaşma döner üzerinden olduğu için de önemli. Dönerin bu farklı halini Almanlar sahiplenmiş durumda. Politikanın semboller üzerinden okunduğu, mesajların bu sembollerle verildiğini düşünürsek dönerin neye karşılık geldiğini daha iyi anlayabilmek mümkün.

Almanya, 2. Dünya Savaşı'nda ve öncesinde yaptıklarından dolayı kurulduğu günden beri İsrail’e destek vermek zorunda. İsrail aleyhine bir söylemde bulunmak, İsrail’i eleştirmek Almanya’da antisemitizm suçlamasıyla karşılaşmanız için yeterlidir, Yahudi olsanız bile aynı suçlamalara maruz kalabilirsiniz.

Almanya’nın bu tutumunu eleştirmek için Steinmeier’in Türkiye ziyareti son derece önemliydi. Görebildiğim kadarıyla da son derece yerinde, seviyeli protestolar oldu. Ama en beğendiğim Alman Cumhurbaşkanı’nın Masumiyet Müzesi’ni ziyareti sırasında sokağı kaplayan Kofia’nın Leve Palestina şarkısı oldu. Müziğin kaynağı olan antikacı duvarındaki Almanca “Sayın Federal Başkan, Gazze’deki katliamı durdurun” pankartı ise işin tuzu biberi olmuş. Düşünenleri tebrik ederim.

Yazar: Samed Karagöz