‘Dijital insan’ olur mu?

‘Dijital insan’ olur mu?

Aypera Hanım ile tanıştık… Soyadı yok… Çünkü o dijital bir karakter; Türkiye’nin ilk sanal influencer’ı (etkileyici)…

Onu tasarlayanlar Aypera’yı, hayli iddialı bir yaklaşımla, “Dijital İnsan” olarak tanımlıyorlar… Bizi kendisiyle tanıştıran Yeni Medya Danışmanı Dilara Eldaş oldu… Dilara Hanım, YouTube kanalında Aypera’yı tanıtan bir program yapmış…

Aypera en fazla 19 yaşında gibi görünüyor. Biraz Fahriye Evcen’e, biraz Hande Erçel’e, biraz da Beren Saat’e benziyor… Bu üç ünlü oyuncunun temel alınarak modellendiği düşünülünce benzerlik normal tabii…

Aypera da onlar gibi oyuncu olacakmış… Başrolünde oynayacağı “Dijital İnsan” isimli filmin yapımcısı Birol Güven, TV’deki bir röportajında şöyle anlatmış: “Dünyayı ikiye ayırabiliriz; dijital ve fiziksel dünya… Devletimiz de böyle artık. Binalar, insanlar var; bir de e-devlet var. E-devlet ve benzerlerini görmek için bir ekrana ihtiyacımız var. Şimdi sıra, e-insan’da… Aypera da bir e-oyuncu. Sadece ekranda var olabiliyor. Ekran yoksa, Aypera da yok. İnsandan en büyük farkı, bir insan tarafından tasarlanması… Çizgi karakterlere de benzetebiliriz; fakat onun kendi zekâsı, yapay zekâsı var. Kendi kararlarını da verebiliyor.”

Bu yapay zekâ, Aypera’ya Google’dan öğrenebilme becerisini sağlıyormuş. Beste yapıyor, kendi tweetlerini atıyormuş… Dilara Eldaş, bu tweetlerin editöryal düzeltme oranlarının yüzde 5 ile 10 arasında değiştiğini söylüyor…

Bir de bestesi varmış Aypera’nın, adı “Işıl Işıl”…

Aypera meselesi ilginç olmasına ilginç; ama biz yaradan ile yarışılamayacağı kanaatindeyiz… Öte yandan ‘dijital insan’ yakıştırmasından yola çıkarak ‘insan nedir’ ile başlayacak pek çok felsefi tartışmaya da vesile olabilir tabii ki…

Ancak, unutulmamalı ki Aypera, binlerce yıllık insanlık tarihindeki teknolojik aşamalardan yalnızca biri… Ortada, dünyamızı altüst edecek, bildiğimiz her şeyi unutturacak, kullanım alışkanlıklarımızı silerek yerine yenilerini koyacak bir durum da yok…

Tıpkı diğer teknolojik gelişmelerde olduğu gibi… Tekerleğin icadı da böyleydi… Buhar makinasının da… Televizyonun da… İnternetin de…

Zamanının ‘yeni’ icatları elbette muazzam değişimlere yol açtılar… Ancak bu, tarihin çerçevesinden bakıldığında böyle görünüyor… Günlük hayata yerleşmeleri, kullanımlarının benimsenmesi ve getirdikleri yenilikler hiçbir zaman ‘uyum sağlanamaz’ hızlarda olmadı, olamaz da… Kendilerinden önce icat edilmiş başka teknolojiler vardı… Kimileri bunların yerini alabildi, kimileri eskilerini dönüştürdü… Kimileri ise kimsenin hatırlamadığı teknolojiler olarak tarihe gömüldü… Neticede teknoloji insan için, onun iyiliği ve faydası için vardı…

Yeter ki teknolojinin amaç değil, araç olduğunu unutmayalım… Bir de ‘ilginç’ olanın çoğu zaman ‘şeytani’ olanı da içerebileceğini… Çünkü toplumlar ve onların manevi yapıları üzerindeki yıkım böyle başlıyor…

Galatasaray’da iletişim kaosu

Galatasaray’da Fatih Terim’le yolları ayırırken başlayan yönetim ve iletişim krizi devam ediyor... İstediğiniz kadar ‘iyi niyetli’ olun, iletişiminizi yönetemezseniz, kulübü de yönetemezsiniz. İletişim kuramından da bir alıntı yapalım: “İtibar, merkezi olarak en üst düzeydeki sorumlu tarafından yönetilir.”

GS Yönetim Kurulu üyelerinden Işıtan Gün’ün Fatih Terim henüz görevdeyken yaptığı ‘yardımcı hoca’ açıklaması hafızalarda tazeliğini koruyor… Gün, bir YouTube programında da şu anki hoca ile anlaştığını açıklıyor. Terim, son basın toplantısında “Olaydan haberim yok” diyor…

Gazetedeki haber şöyle: “Fatih Terim’in yanına tecrübeli ve kalitesini ispat etmiş bir yardımcı hoca arayan Işıtan Gün, İspanyol çalıştırıcı Domenec Torrent ile anlaşmaya vardı. Gün ‘Ben, Başkan’ın verdiği rapora göre hareket ediyorum’ derken, Fatih Terim’in, Gün hakkında, ‘Ben onu tanımıyorum’ sözleri Galatasaray’ı iyice kaosa sürükledi”…

Hemen 2009-2010 yıllarına bir gidelim… Guardiola, 2009’u rekor ile bitirmiş; La Liga, Kral Kupası, Şampiyonlar Ligi, Supercopa de España, UEFA Super Kupası ve FIFA Kulüpler Dünya Kupası’nı kazanmış. Futbol tarihinde bunu başarabilen ilk teknik direktör olmuş...

Aynı yıl, sonradan GS Yönetim Kurulu koltuğuna oturacak Gün, attığı tweetlerde bakın neler demiş?

“Guardiola bitmiş, Guardiola yüreksiz, Guardiola futbolun f’sini bilmiyor.” “Ben Barcelona Başkanı olsam, Guardiola’yı kovar yerine Hikmet Karaman’ı getiririm.”

Işıtan Gün’ün ortalığa saçılan tweetleri bunlarla da kalmamış, iş büyümüş de büyümüş…

Tepkiler üzerine Başkan Burak Elmas, Twitter hesabı üzerinden “Kabul etmemiz mümkün değil. Yönetim Kurulu üyemiz Sayın Işıtan Gün konu hakkında gereken açıklamayı yapacaktır” demiş… Işıtan Bey de kamuoyundan özür dilemiş…

Ancak Başkan Elmas “inisiyatif almadığı” iddiasıyla eleştiri oklarının hedefinde…

Bunlar yetmezmiş gibi bir başka Yönetim Kurulu Üyesi Selim Sefada’nın da bazı ‘sorunlu’ tweetleri ortaya çıktı.

Sefada’nın yaptığı paylaşımlarda Galatasaray’ın efsane futbolcusu Gheorghe Hagi’ye ağır hakaretler ettiği, ayrıca kadınlara yönelik de tepki çeken sözleri olduğu ifade edildi.

Sefada da istifa etmedi… “Bizde yanlış olmaz, tweetlerimi silmeyeceğim” dedi… Ancak sosyal medya hesabını kapattı…

Bu konulara hiç girmeyen Başkan Elmas’ın Hatay maçı sonrası doğum günü kutlamasına gittiği iddiası da sosyal medyada bir kez daha ‘büyük tepki’ uyandırdı.

Cehennemin yolları iyi niyet taşlarıyla döşelidir, derler Sayın Başkan… İyi bir insan olduğunuz ve iyi niyetiniz konusunda kimsenin tereddüdü yok…

Ancak, kulüpteki iletişim süreçlerinin yönetimi konusundaki zaaf ciddi boyutlara varmış görünüyor. Acilen çözüm bulunmazsa sizi yıpratmaya devam edecektir…

Yazar: Ali Saydam