Son dakika

Kim Okurdu Kim Yazardı

Bundan 50 yıl önce Türk halk müziğinin en önemli temsilcilerinden biri olarak gösterilen, tek başına birçok müzisyenin yetişmesine ilham olmuş Âşık Veysel bu dünyadan ayrıldı. UNESCO tarafından 2023 yılı Âşık Veysel Yılı ilan edildi. Bu kapsamda bu büyük insanı anlamak ve anmak için çok sayıda etkinlik düzenleniyor. Yıl boyunca da düzenlenemeye devam edecek. Geçtiğimiz günlerde 23 Nisan’a kadar açık kalacak AKM Galeri’de yer alan Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından düzenlenen Veysel Gider Adı Kalır başlıklı sergiyi ziyaret etme imkanım oldu.

Âşık Veysel’in hayat hikayesini, onunla yapılmış röportajları, hakkındaki yazıları ve haberleri gün yüzünü çıkartan sergide Fikret Otyam, Ara Güler, Ozan Sağdıç, Mustafa Türkyılmaz ve Ergün Çağatay gibi önemli fotoğrafçıların objektifinden sanatçıyı görebiliyoruz. Ayrıca Anadolu Ajansı’nın arşivinden alınan fotoğraflar da sergide büyük bir eksikliği gideriyor. Sanatçıyla sık sık görüşen Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Eren Eyüboğlu’nun ve Orhan Peker’in yapmış olduğu resimler, Alper Çınar’ın Âşık Veysel heykeli ve ressam Yusuf Toprak’ın Âşık Veysel’in vefatından hemen sonra yüzünden aldığı mask sergide öne çıkıyor. Ayrıca aile arşivinden taş plaklar, long playlar, 45’likler, kaset ve CD’ler de yer alıyor.

Bedri Rahmi’nin kaleme aldığı Türk sinemasının en önemli yönetmenlerinden Metin Erksan’ın imza attığı ilk film olan Karanlık Dünya isimli belgesel de sergi kapsamında izlenebiliyor. Âşık Veysel’in hayatını anlatan 1952 tarihli bu yapımı herkesin izlemesi gerektiğini düşünüyorum. Yokluklar ve imkansızlıklar içinde bir sanatçı nasıl yetişmiş anlayabilmek için birinci elden bir kaynak. Bu belgesel Türk resminin yaşayan en önemli ressamlarından biri olan Süleyman Saim Tekcan’ın arşivinden alınmış.

Küçük yaşta görme yetisini kaybeden Âşık Veysel’in aklında tek bir renk kalmıştır: Kırmızı. Serginin küratörü Erkan Doğanay bu ayrıntıyı bizlere hatırlatırcasına sergi mekanında kırmızıya ağırlık vermiş.

“Dostlar Beni Hatırlasın”, “Güzelliğin On Para Etmez”, “Kara Toprak”, “Uzun İnce Bir Yoldayım” âşık Veysel denildiğinde akla ilk gelen türküler. Hem türkülerinde hem de şiirlerinde yaşama sevinci, aşk, hoşgörü, sevgi, birlik beraberlik, vatanseverlik temalarını sıklıkla kullanıyor. Büyük bir geleneğin son halkası olarak Âşık Veysel’in türküleri ilerleyen yıllarda da geniş kitleler tarafından dinleneceğinden hiç şüphem yok. Zaten bir sanatçıyı değerli kılan da bu değil midir?

Her şey tanıdık, her şey yabancı

Sanatçı Yelta Köm’ün her şey tanıdık, her şey yabancı başlıklı sergisi Versus Art Project’te 30 Nisan’a kadar ziyaret edilebilir. Küratörlüğünü Ulya Soley’in üstlendiği sergide sanatçının ürettiği fotoğraf, video, heykel ve metinler yer alıyor. Birkaç katmanlı bir alan oluşturulmuş. Geçmiş, gelecek ve şimdi’nin tarihsel katmanları beraber sunuluyor. Sergide adeta kurgusal arkeolojik alanda gezinti yapıyorsunuz. Tıpkı arkeolojik alanlarda olduğu gibi hangi eserin gerçekten orada bulunduğunu hangisinin yeri değiştirilerek bir arada sunulduğunu anlamak neredeyse imkansız. Dünyanın bugünü ve geleceğine dair bir takım düşünceleri irdeleyen sanatçı ayrıca dünyayı görüşümüzde önemli bir imge olan haritaların aslında son derece yanıltıcı olabileceğini gözler önüne seriyor.

İstanbul gravürle geleceğe aktarılıyor

Gravür tarzı resim sanatının Türkiye'deki önemli temsilcilerinden Mustafa Sarıtaş, İstanbul'un Galata Kulesi, Kız Kulesi ve Topkapı Sarayı gibi tarihi ve kadim yapılarını resmederek gelecek nesillere aktarıyor. Kentin tarihi yapılarını çizen Sarıtaş'ın eserleri, haftalar süren titiz çalışmalarla binlerce çizginin bir araya gelmesiyle ortaya çıkıyor. Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nin kabul defterinin kapak ve giriş kısmındaki çizimlerini yapan Sarıtaş, sanatında ilerlemek isteyenler için kaleme aldığı yol gösterici kitap çalışmasını yakın zamanda bitirmeyi hedefliyor.

Sarıtaş, üniversite yıllarında gittiği bir sergide gravür tarzıyla tanışıp etkilenerek bu alana yönelmiş. Türkiye ve dünyanın önemli tarihi mekanlarını 21 yıldır gravür tarzı resim sanatıyla kağıda aktardığını ifade eden Sarıtaş, "Tamamen çizgiyle ve hassasiyetle yapılan bir teknik olduğu için çok dikkat gereken bir şey. Zaten beni etkileyen yönü bu. Yani dikkat istiyor, hata yapma şansınız yok. Çünkü mürekkepli ve çok ince uçlu kalemlerle yapıyoruz. Bu yönü etkilediği için de yapmak istiyorum" diyor. Çizimlerinde çoğunlukla tarihi mekanları tercih ettiğini dile getiren Sarıtaş, gravür tarzında detayların çok önem arz ettiğini belirtiyor. Özellikle camilerin kendisini çok etkilediğine vurgulayan Sarıtaş, uzun bir süre sadece Mimar Sinan'ın yaptığı camiler üzerine yoğunlaşıp, çizimler yaptığını anlatıyor.

Yazar: Samed Karagöz