ABD ve İran heyetleri arasındaki görüşmeler sakin bir seyir izlerken Washington’da arka plânda inanılmaz bir hareketlilik yaşanıyor. Görünürde su üstünde sakince yüzen ördekler suyun altında delice ayaklarını çırparlar. Washington’da tam da böyle bir durum söz konusu. “İsrail Lobisi”, “Neoconlar” ve sertlik yanlısı şahinlerle ABD’nin Ortadoğu’da yeni bir savaş başlatmaması gerektiğini düşünenler Trump’ın İran politikasını etkilemek için yarışıyorlar.
Trump’ın İran ile müzakere başlatması Netanyahu’yu çok rahatsız etti. İsrail müzakere değil, İran’a kapsamlı bir askerî müdahale için bastırıyor. Amerikan medyasına yansıyan bilgilere göre Trump’ın hızlıca müzakere kararı almasının sebebi İsrail’in İran’ın nükleer tesislerine bir saldırı hazırlığı içinde olmasıydı. Trump’ın bu kararı Netanyahu’nun hamlesini engellemiş. Keza birçok habere göre Netanyahu Beyaz Saray’da Trump’la yaptığı görüşmeden mutlu ayrılmamış. Netanyahu’nun Trump’ı askerî müdahale için ikna çabaları bir sonuç vermemiş.
“Axios”ta Barak Ravid imzasıyle yer alan bir diğer haberdeyse Dış İşleri Bakanı Marco Rubio ile Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz’un İran ile diplomatik müzakerelere şüpheyle yaklaştıkları belirtiliyordu. Haberde ABD Başkan Yardımcısı J. D Vance, İran ile müzakereleri yürüten Ortadoğu Elçisi Steve Witkoff ve Savunma Bakanı Pete Hegseth’in diplomasinin istenilen sonuçları vereceğine inandıkları belirtiliyordu. Trump’ın görüşlerine önem verdiği, ünlü programcı Tucker Carlson da bu ekibi destekliyor imiş. İsrail yanlısı çevreler, Vance’in müttefiki olan Carlson’ın Trump’ın kulağına yakın olmasından tedirginlik duyuyorlar.
İsrail’in Trump’ı ikna çabalarıysa hız kesmeden devam ediyor. Netanyahu’nun Stratejik İşler Bakanı Ron Dermer ve “MOSSAD” Başkanı David Barnea’nın İran ile müzakerelerin ikinci ayağı olan “Roma Görüşmesi”nden önce Paris’te Witkoff ile buluşarak İsrail’in endişelerini ilettikleri de öğreniliyordu. “Jerusalem Post” gazetesinde 20 Nisan’da yer alan haberdeyse Dermer ve Barnea’nın Witkoff'u etkileyemedikleri öne sürülüyordu. Aynı haberde Barnea'nın kısa süre önce CIA Direktörü John Ratcliffe ile çok başarılı görüşmeler yaptığı, ancak İsrail’in Trump Yönetimi içinde etkilemesi gereken ismin Witkoff olduğunu kabullendiği belirtiliyordu.
İsrail yanlısı çevrelere göre Trump, İran’ın nükleer programını tümüyle sonlandırmak yerine sınırlandırılmasıyla yetinmeye meyilli. Bu çevreler İran ile müzakerelerde Dış İşleri Bakanı Rubio yerine Witkoff’un öne çıkmasını da eleştiriyorlar. New York Times'da yayınlanan bir haberdeyse Trump’ın İsrail'in İran'a ortak saldırı önerisini reddettiği belirtiliyordu. Haberde Trump Yönetimi içinde İran'ın nükleer tesislerine yönelik bir saldırıda İsrail'e destek vermek ya da müzakerelere devam konusunda aylarca müzakerelerde bulunulduğu ifade ediliyordu.
Tartışmalardan anlaşıldığına göre İran’ın nükleer silaha erişimini engellemeye kararlı olan Trump, sivil nükleer programı dışarda bırakmaya hazır. ABD’deki İsrail yanlısı şahinlerse İran’ın nükleer programının tümüyle ortadan kaldırılması gibi toptancı bir yaklaşım içindeler.
Diğer yandan ABD Savunma Bakanlığı’nda da dumanlar yükseliyor. Geçtiğimiz günlerde üst düzey üç danışman apar topar görevden alındı. Perde arkasında neler yaşandığıysa tam olarak bilinmiyor. Görevden alınan isimlerden Dan Caldwell’in İsrail yanlısı yayınlarda İran’a karşı güvercin bir yaklaşım sergilediği gerekçesiyle hedef alındığını hatırlatmak gerekiyor.
Bir diğer gelişmeyse,” Amerikan-İsrail Halkla İlişkiler Komitesi”nin(AIPAC) Şubat ayındaki “Kongre Zirvesi”nin kapalı bir oturumundan sızdırılan ses kaydıydı. Bu haber 9 Nisan’da “Grayzone” haber sitesinde Max Blumenthal imzasıyla yayınlanmış. Ancak ben bu haberi ABD’nin askerî müdahalelerinin sınırlandırılmasını savunan isimlerden Cumhuriyetçi Senatör Rand Paul’ün babası eski siyasetçi Ron Paul adına kurulan enstitünün sayfasında okudum.
Ses kaydına damgasını vuran isim AIPAC Direktörü Elliott Brandt idi. Brandt Ulusal Güvenlik Danışmanı Mike Waltz, CIA Direktörü John Ratcliffe ve Dışişleri Bakanı Marco Rubio’nun Kongre'deki görev yıllarından bu yana AIPAC tarafından desteklendiğini söylüyor. Brandt bu ilişkiler sayesinde AIPAC'in İsrail’in yararına stratejik bilgilere ulaşabildiğini söylüyordu. Ana akım medyada nedense yer bulmayan bu skandal konuşmaların Washington’da perde arkasında yaşanan hareketliliğin seyri hakkında yeteri kadar ipucu verdiğini düşünüyorum.
Yazar: Abdullah Muradoğlu