Son dakika

ABD Politika Orta Doğu

ABD, İsrail ve Körfez: Yeni düzenin kodları

Bu yazının başlığı “ABD ve Körfez hangi başlıklarda anlaştı?” olacaktı. Malum, meselenin İran yönünü irdelemiş, “ABD ve İran hangi başlıklarda anlaştı?” diye sormuştum. Yazı çıktıktan birkaç gün sonra İran Cumhurbaşkanı Pezeşkiyan, “Haniye suikastına yanıt verilmemesi karşılığında ABD‘nin ateşkes sözü verdiğini” söyleyerek beni kısmen doğruladı.

Ancak sadece İran’ı sorgulamak olmazdı. Körfez ülkeleri, 7 Ekim’den bu yana ABD’nin planına sadık kalıyorlardı ve bu mutlaka vurgulanmalıydı. İsrail’in pervasızlığının sebeplerinden biri de buydu. Bunu yazacaktım ama İsrail, Hizbullah lideri Hasan Nasrallah’a suikast düzenledi. Hizbullah’ın neredeyse tüm yönetici kadrosu öldürüldü. Bu operasyona da “Yeni Düzen” adı verildi (Operasyonun ismi de kendisi kadar mesaj içeriyor). Bu operasyonla İsrail, ABD-İran anlaşmasını bitirdi. Hem İran’ı yanıt vermeye zorladı hem de ABD’yi de çatışmanın açık tarafı yapmayı başardı. Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Jake Sullivan “Bu saldırının ciddi sonuçları olacağını ve İsrail ile birlikte çalışacağımızı açıkça belirttik” dedi. Bu önemli. ABD, 7 Ekim sabahı İsrail’e verdiği güçlü destek pozisyonuna geri dönmüş oldu.

TAKTİK NÜKLEER ENDİŞESİ

İsrail, bu durumu fırsata çevirmeye çalışıyor. İran’ı bölgeden (Lübnan ve Suriye) tasfiye etmeye yönelik saldırılarını sürdürürken bir yandan da İran’ın nükleer kapasitesini hedef almaya dönük girişimlerde bulunabileceği değerlendiriliyor. Bu risk bölgedeki gelişmeleri yakından izleyen uzman/yetkililere göre bir hayli yükseldi. Konuştuğum isimlerin analizine göre İsrail’in İran’a karşı taktik nükleer silah kullanması ihtimali de belirdi. Bu çılgınlık olur. Cehennemin kapılarını aralar. Etkisi Ukrayna’ya uzanır. Ama ne yazık ki kimse “İsrail nükleer silah kullanmaz” diyemiyor. Anlaşılan İsrail’in “yeni düzen” dediği şey büyük bir kaos ve daha büyük çatışmalardır.

“FİLİSTİN’E KARŞI ARAP KOALİSYONU”

Şimdi gelelim Körfez ülkelerinin bu yeni düzendeki konumuna.. Körfez ülkeleri, 7 Ekim’den sonra, ilk olarak İslam İşbirliği Teşkilatı ya da Arap Ligi’yle değil ABD ile bir araya gelmişti. ABD Dışişleri Bakanı Blinken “riyasetinde” kasım ayında yapılan toplantıya Ürdün, Suudi Arabistan, Katar, BAE ve S. Arabistan dışişleri bakanları katılmıştı. Blinken “ABD ve Arap ülkeleri Gazze’de Hamas kontrolünün devam edemeyeceğine inanıyor” demişti. Bir dizayn yapılıyordu. Bir Hamaslı yetkili ABD’yi “Filistinlilere karşı Arap koalisyonu oluşturmaya çalışmakla” suçlamıştı (Detaylar için; Bu İşi Arap Ülkelerine Yıkacaklar, Kasım 2023).

Körfez ülkelerinin o toplantıda, Hamas’ın ortadan kaldırılmasına açık çek verdiği, o günlerde konuşuluyordu. Hamas onlar için hem ideolojik bir sorun hem de İran’ın etkisinde görünen bir aktördü. Aynı şey Hizbullah için de geçerli. İsrail ya da ABD, kim olursa olsun, bu “tehditlerin” ortadan kaldırılması Körfez ülkelerinin çıkarlarıyla örtüşmekteydi.

TÜRKİYE’NİN BASKISI SONUÇ VERDİ

Daha sonra Körfez ülkeleri bu pozisyonu kısmen değiştirdi. Bu ülkeleri yeni pozisyona iten Türkiye’nin baskıları oldu. ABD’nin, 1) Hamas ve Hizbullah tehdidinin ortadan kaldırılması, 2) Filistin’de Muhammed Dahlan gibi bir profilin işbaşına getirilmesi, 3) İsral-Arap normalleşmesinin sağlanması, 4) S. Arabistan öncülüğünde bölgede İran’ı dengeleyecek bir konsorsiyum kurulması stratejisini Ankara görmüş, muhataplarına iki devletli çözümü dayatmıştı. Ankara’nın girişimleri neticesinde Temas Grubu kurulmuş, başta S. Arabistan olmak üzere Körfez ülkeleri İsrail’le normalleşme için iki devletli çözüm şartını ortaya koymuştu.

Yine de harekete geçmek için bir yıl beklediler. Hamas tehdidi bertaraf edildikten ve Hizbullah yönetim kademesi ortadan kaldırıldıktan sadece bir kaç gün sonra S. Arabistan’dan gelen açıklama manidardır. Riyad, “Bir Filistin devleti kurmak ve iki devletli çözümün uygulanması için destek toplamak amacıyla yeni bir girişim başlatıldığını” duyurdu (Bu önemli gelişmeyi irdeleyen Yenişafak yazarı Ersin Çelik’in yazısına mutlaka göz atın; Nasrallah’ın ölümü: Arz-ı Mev’ud’un İkinci Eşiği.) BAE ve S. Arabistan’dan, aynı zamanda, eşzamanlı olarak Filistinlilere insani yardıma başladı.

İNİSİYATİFTE NORVEÇ SÜRPRİZİ

Peki, nedir bu yeni girişim meselesi? Kaynaklarıma sordum. Söylenen özetle şöyle: “Ankara’nın yönlendirme ve teşvikleriyle oluşturulan bir inisiyatif. Artık kurumsallaşıyor. İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi’nin oluşturduğu Temas Grubunun AB ülkeleri ile toplantısı vardı. Bu toplantının ardından Temas Grubu, Norveç, İzlanda gibi ülkelerin de katılımıyla yeni bir toplantı daha yaptı. Norveç de bu sürece aktif destek vermek istiyor. Daha önce birçok barış görüşmesine ev sahipliği yapan, kriz çözümleri ve devlet inşasında rol alan, bu konuda ciddi bir tecrübe biriktiren Norveç’in bu inisiyatife desteği önemli.”

Bu kapsamda önümüzdeki günler için altı toplantı planlanmış. Hedef iki devletli çözümün hayata geçmesi için uluslararası kamuoyu oluşturmak ve Filistin’de devlet inşasını sağlamak.
Öyle ama.. Körfez’in bir yıllık suskunluğu pahalıya patladı. Körfez ülkeleri harekete geçmek için Hamas ve Hizbullah tehdidinin bertaraf edilmesini bekleyince gündem saptı. Yeni durumda İsrail, bölgesel krizi İsrail-İran gerilimi aşamasına taşıdı. ABD’yi de son saldırıyla çatışmanın tarafı yaptı. Sizce ABD-İsrail ikilisi gündemin yeniden Filistin’e dönmesine izin verir mi? Ben sanmıyorum.

Yazar: Yahya Bostan

Konuya göre haberler