Son dakika

Fransa Afrika

Fransa tırları Güney Kafkasya’da

Emmanuel Macron, II. Karabağ Savaşı’ndan sonra Ermenistan ve Azerbaycan arasında ortaya çıkan hemen hemen her gelişmede Ermenistan tarafında yer almaya devam ediyor. Hatırlanacağı gibi I. Karabağ Savaşı’nda Fransa’nın Ermenistan’a desteği çokça gündeme gelmişti. 2020’de Ermenistan, Türkiye’nin İdlip’te ve Libya’da savaşın içinde fiilen yer almasını fırsat bilerek Azerbaycan’a tekrar saldırmıştı. Fransa, muhtemelen hem Suriye’nin kuzeyinde hem de Libya’da, menfaatlerine halel geleceğini görmüş ve yeni dönemin kendileri açısından telafisi mümkün olmayan gelişmelere kapı aralayacağını düşünmüştü. Fakat Azerbaycan ordusunun olağanüstü gayreti ile hem Ermenistan’ın saldırılarına cevap verilmiş hem de Azerbaycan toprakları işgalden kurtarılmıştı. Saldıran taraf Ermenistan olduğu için Azerbaycan tazminat konusunu da gündeme getirmişti. Ateşkes anlaşmasına göre Ermenistan, Zengezur Yolu’nun açılarak Azerbaycan toprakları arasında kesintisiz bir hattın kurulmasını da kabul etti. Fransa, açıkça Ermenistan’ı savaşa teşvik edenler arasında yer aldığı için doğal olarak mağlubiyette pay sahibiydi.

II. Karabağ Savaşı, Ermenistan açısından büyük bir mağlubiyet olarak görülmesine rağmen Azerbaycan ve Türkiye, ortaya çıkan sonucu gayet makul bir seviyede tutmaya ve yeni husumetlere yol açmamaya özen gösterdi. Savaşın bir yerde durdurulması bu özene dâhildir. Ermenistan, Azerbaycan topraklarında saldırgan olarak bulunmasına rağmen Azerbaycan, savaşı Ermenistan topraklarına taşımadı. Bu da meşru müdafaa çizgisine riayet edilmesinden kaynaklanıyordu. Hatta savaşın üzerinden üç yıl geçmesine rağmen ateşkes şartlarının hayata geçirilmemesi için Fransa gibi haricî aktörlerin sürece müdahale etmesi karşısında dahi soğukkanlılık muhafaza edildi. Elbette Azerbaycan, Zengezur Yolu’nun açılması için inşaat faaliyetlerine aralıksız devam ediyor.

“Yeni Müsavat” gazetesinin analizine göre Macron, Karabağ’da “kabul edilemez bir insanî durum” ortaya çıktığı gerekçesi ile Fransa’nın rolünü Azerbaycan’a “baskı yapmak” şeklinde tanımlıyor. “Yeni Müsavat”a Macron “Bu yönde elimizden geleni yapıyoruz” diyerek sözlerini şu şekilde sürdürüyor: “Özellikle Karabağ’a gıda ve ilaç ulaştırılması ve bu bölgeye ücretsiz erişimin sağlanması konusunda girişimlerde bulunmaya devam ediyoruz. Üstelik bugün Ermenistan’ın kendi sınırları da tehlikededir.”

Fransa’nın Dağlık Karabağ Ermenilerine gönderdiği yardım tırlarını Macron’un açıklamaları doğrultusunda değerlendirdiğimizde farklı bir tablo ortaya çıkmaktadır. Fransa açıkça Azerbaycan topraklarına girmek ve II. Karabağ Savaşı’nın sonuçlarını kendi lehine çevirmek istemektedir. Azerbaycan tarafının yardım tırlarıyla ilgili açıklamaları da bu açıdan anlamlıdır. Azerbaycan tarafından kendi topraklarında yaşayan insanlara, talepleri doğrultusunda yardım yapılabileceği ifade edildi. Bu ifadelere göre Fransa, insanî yardım amacına uygun davranmamaktadır. Macron, Fransa’nın çıkarları için Ermenistan lehine siyasî hedefler gütmektedir. Bu da Güney Kafkasya’da askerî ve siyasî gerilimleri artırmaktadır.

II. Karabağ Savaşı’nda Ermenistan’ın işgal edilen bölgelerde yeniden saldırgan duruma geçmesini Libya’daki savaş ile ilişkilendirdik. Batı ülkeleri ve özellikle de ABD ve Fransa tarafından desteklenen Halife Hafter, Türkiye’nin de desteklediği Ulusal Mutabakat Hükûmeti üzerinde büyük bir baskı uygulamıştı. Hafter hedefine ulaşmak üzereydi ve Ulusal Mutabakat Hükûmeti güçleri Trablus’a sıkışıp kalmıştı. Türkiye müdahale etmeseydi Fransa’nın desteği ile yeni bir iktidar oluşacaktı. Türkiye’nin kararlı tutumu sayesinde süreç akamete uğradı ve Fransa’nın hevesi kursağında kaldı. Bunun acısını çıkarmak için Güney Kafkasya’ya yöneldiler. Bugün de Suriye’de benzer olaylar yaşanıyor. Bu sefer PKK zor bir durumdadır. Arap aşiretleri, PKK kontrolünde olan bölgelerde nereye kadar devam edeceği belli olmayan bir isyana kalkıştı. Türkiye’nin desteklediği Suriye Millî Ordusu’nun Arap aşiretleri ile birlikte hareket ettiği de konuşuluyor. Bu çerçevede Kerkük’te de belirli bir hareketlenmenin yaşanması oldukça dikkat çekicidir. Orada da İngiltere’nin varlığına işaret ediliyor. Açıkça ifade etmek gerekirse Fransa, Güney Kafkasya’da Ermenileri yeniden kışkırtarak fırsat kolladığını göstermiş oldu.

Bilindiği gibi Kerkük aynı zamanda Azerbaycan kültür sahasına dâhildir. Bununla ilgili hususları bir kenara bırakarak Türkiye ve Azerbaycan’ın işbirliğinin daha farklı alanlarda karşılık bulması gerektiğini söyleyebiliriz. Kerkük Türklerinin sorunlarını da bu alanlara dâhil edebiliriz. Kuşkusuz bu, coğrafyamızla ilgili yeni bir bakış açısı anlamına gelecektir.

Yazar: Selçuk Türkyılmaz

Konuya göre haberler