Son dakika

Değişim dediğiniz şey nedir söyler misiniz?

Değişim büyülü bir kelime.

Bilen bilmeyen, hakkı olan olmayan herkesin diline pelesenk ettiği bu kelime, akıbeti rüzgar tarafından belirlenen yaprak misali.

Siyasal alana taşındığında bu kelimenin kifayetsiz muhterisler tarafından nasıl suistimal edildiğini gördüğümüzde bu güzel kelime adına elbette üzülüyoruz.

Baksanıza, değişime evvela kendilerinden başlaması gereken mebzul miktarda kişiler, kendilerini bir yere taşımak için değişim kelimesini nasıl da siyasi bir suikast silahı olarak kullanmaya başladılar.

Herkes değişim demeye başladı. Başarısızlıkları tescilli olanlar da, bugüne değin hiç bir başarısı olmayanlar da…

***

Sahi nedir değişim?

Bir başarısızlığın hemen ardından gündeme taşınan değişimin içinde ne var?

Sadece başarısız olan kişiyi değiştirmek mi, yoksa onu başarısız kılan zihinsel paradigmayı değiştirmek mi?

En geniş anlamda sormak lazım: Değişim isteyenler değişim adına ne vadediyorlar?

Başarısızlığın ana sebeplerinin nereden kaynaklandığını eni-konu tespit etmeden başarısızlığı bir kişiye fatura edip hesaplaşma süreci başlatanların evvela kendilerine bakılmasında yarar vardır.

Bakmak lazım elbette.

Değişim isteyen kişiler gerçekte geçmişlerinde başarı öyküsü olan kimseler midir veya halihazırda yürüttükleri görevlerinde takdire şayan bir başarının altına koyan kimseler midir?

Değişim iddiası, inandırıcılık ister.

Gerçekten başarılı bir dününüz veya bugününüz varsa iddianız kabul görür. Değilse kişisel ihtiraslarınızın kurbanı olduğunuz varsayılır.

Halihazırda yürüttüğünüz görevlerinizde değişim adına gözle görülür bir fark ortaya koyamamışsanız, çok büyük iddialarla girdiğiniz bir seçimde de yenilmişseniz, o vakit değişim iddianız, siyasal yeni bir kliğe dönüşmenizi sağlar ama sizi toplum nezdinde güvenilir kılmaz. Dahası, kendi partinizde baş olmayı başarsanız bile toplum sizi kendine baş kılmaz. Dolayısıyla baş olarak girdiğiniz ilk seçimdeki yenilgiden sonra sizin başkasına yaptığınızı değişim iddiası üzerinden bu kez birileri size yapar.

Bazı partilerdeki durum bundan ibaret.

Değişim isteyenler de aslında niçin değişim istediklerini veya neyi değiştirmek istediklerini bilmezler. Sadece bir başarısızlığın ertesinde doğan siyasal boşluğu kendi şahsi iktidarları için kullanmak isterler.

İhanetle gelen, ihanetle gider.

Değişim iddiasıyla gelen, dahası partisini iktidara taşıyamazsa koltuğu bırakacağını söyleyen kişi, girdiği her seçimde yenilmesine rağmen, en fenası partisini küçültmesine rağmen sözünde durmaz, koltuğunu bırakmaz, hatta aslında yenilmediğini, kazanımla çıktığını iddia eder. Çevresini değiştirerek yoluna devam kararı alır.

Kendisiyle birlikte değişimin gerçek-leşeceğini ve partisinin de iktidara taşınacağını söyleyen kişi, gün gelir kendisi de aynı taleple karşı karşıya kalır. Dün kendisinin elindeki o güçlü değişim silahı artık kendisine yönelmiştir.

Değişim iddiası o yüzden bir bumerang gibidir.

Dün sizin elinizde başkasının başını düşürmeye yarayan o büyülü kelime, bugün sizin başınıza yönelmiş bir silaha dönüşür.

Değişimin kişi bazlı olması o yüzden pek anlamlı değil.

***

Değişim talebini dillendirenlerde iki şeye bakmak lazım.

Birincisi: Geçmişlerine ve bugünlerine. Geçmişlerinde kayda değer bir başarı var mı yok mu veya bugün üstlendikleri görev alanlarında takdire şayan bir başarı öyküleri var mı yok mu?

İkincisi: Önerdikleri programa. Yeni bir zihniyet, yeni bir dil, yeni bir üslup öneriyorlar mı önermiyorlar mı? Neyi niçin değiştirmek istediklerini veya değiştirmek istediklerinin yerine neyi koymak istediklerini açıklıkla ortaya koyuyorlar mı koymuyorlar mı?

Birincisinde başarı varsa inanılır.

İkincisinde somutluk varsa güvenilir.

Değilse gerisi şahsi iktidar ve taht kavgalarından öte bir anlama sahip değildir.

***

Değişim gerekli mi?

Hiç kuşkusuz.

Her yeni günle birlikte yeni şeyler söylemek lazım mı?

Elbette.

Ama kendini inkar etmeden.

Kendi köklerinin üzerinden yeşerebiliyorsan kendini kalıcı hale getirebilirsin.

Köksüz bir değişim, geçici başarılar getirse bile, sonu hayırhah olmaz.

Sadece başarı için kurgulanmış bir değişim, köküne son tahlilde kibrit suyu döker.

Değişim iddiasında bulunanlar bunu hangi kök, yani kurucu ilkeler/umdeler üzerinden yapacaklarını, o ilkelerin/umdelerin de neleri içine alıp nereleri dışarıda bıraktıklarını gayet açık ve somut bir biçimde ortaya koymalıdırlar.

Aksi takdirde değişim iddiası, kişisel başarı eksenine oturtulmuş ilkesiz ve amorf bir zemine atar sizi.

Değişimin taşıyıcı aktörlerinin geçmişlerinde veya bugünlerinde bir başarı öyküleri yoksa ve değişim iddiasının da üzerine oturduğu bir yeni zihniyet/program söz konusu değilse, değişim diye sahneye çıkanlar siyaseti sahiden trajikomik hale dönüştürürler.

Bugün olan tam da bu.

Al birini vur ötekine misali sürdürülen taht oyunlarına değişim elbisesinin giydirilmek istendiği ilginç zamanlardan geçiyoruz.

Yazar: Mehmet Metiner