Şimdi ‘yeniden yapılanma’ dönemi…

Şimdi ‘yeniden yapılanma’ dönemi…

Dünyanın gözü Türkiye’nin üzerinde… Biden’dan Macron’a, Putin’den Schultz’a sıraya girmiş vaziyetteler…

Beklenti ‘tavan’ yapmış gibi!

İnsanımızın da beklentisi onlardan aşağı kalmıyor.

Sayın Cumhurbaşkanı durumun farkında… Bakanlar Kurulu’nu teşkil ederken beklentilerle ilgili hangi ‘birincil mesajı’ vereceğini biliyor…

Her zaman belirttiğimiz gibi vaatlerin olmazsa olmaz ‘partneri’, güvendir… Cumhurbaşkanı’mızın şahsında sağladığı ‘sınanmış güven’ ortamını, tüm kabine üyeleriyle tüm hükûmet süreçlerine teşmil etmek amacıyla büyük bir çaba içinde olduğunu gözlemlemek zor değil…

Ekonomi, yatırımlar, dış ticaret, enflasyon (özellikle ev kiraları), cari açık gibi ‘sert konular’ (hard issues); dış politika, millî kültür, eğitim, adalet sistemi, ülkenin marka değeri gibi ‘yumuşak konular’ (soft issues) “Türkiye Yüzyılı”nın kilometre taşları olarak karşımıza çıkacak.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Odunpazarı Modern Müzesi’nin açılış töreninde (2019) yaptığı tarihi konuşmasında şöyle demişti:

“Türkiye, geçtiğimiz 17 yılda her alanda tarihinin en büyük dönüşümlerine, en büyük reformlarına, en büyük yatırımlarına, en büyük eserlerine, en büyük hizmetlerine kavuşmuştur.

Bununla birlikte iki konuda nispeten hedeflerimizin gerisinde kaldık. Biri insan yetiştirme olan eğitim, diğeri ise insanı zenginleştirme olan kültür ve sanattır.”

Yukarıdaki kilometre taşları ve Sayın Cumhurbaşkanı’nın bu önemli tespiti, Türkiye’nin ‘yeniden yapılanma’ (reconstruction) dönemini başlatmak üzere olduğuna işaret ediyor…

Hepimizin buna ihtiyacı var… Özellikle de kafası kesik tavuklar gibi kendini savruk ve sahipsiz hisseden muhalif kesimin…

“Herkes kazandı” denilen bir ortamda onların kendi hâline bırakılmaması, tam tersine sahiplenilmesi, Türkiye’nin üretici güçlerinin tamamının devreye alınması gereken bu dönemde son derece önemlidir.

Günün sözü

O gün, bugündür.

Recep Tayyip Erdoğan

Gözümüze takılanlar…

, Antalya’da yaşayan 13 yaşında bir kızımız… En büyük merakı çeşitli tasarımlar yaparak ‘uzaktan kumanda’ ile çalışan araçlar geliştirmek. TÜMOSAN firması çok geçmeden Alsancak’ı keşfetmiş ve İstanbul’a davet ederek AR-GE departmanıyla tanıştırmış. Bu buluşma TÜMOSAN’ı bir iletişim çalışması için de cesaretlendirmiş. 18 yaşın altındaki ‘mucitler’ için “Sen Yeter ki Yap” adıyla bir bilim ve teknoloji yarışması düzenleyen firma, teknoloji, robotik, eğitici teknolojiler, gıda ve tarım, engelsiz yaşam, enerji ve çevre ile savunma teknolojileri kategorilerindeki projeleri kabul ediyormuş. Her kategori birincisini 15.000.TL ödülün beklediği yarışma hakkında https://senyeterkiyap.com adresinden bilgi alınabiliyor. (Albayrak, Kurumsal İletişim Koordinatörlüğü)

Pazarlama iletişiminde iki marka yan yana gelirse, bunlardan biri kesinlikle daha kârlı çıkar. Çünkü, markalardan itibarı yüksek olanı, diğerini yukarı çıkarırken, itibarı nispeten daha zayıf olan ikinci marka, birincisini aşağı doğru çeker… Olayı anlatalım, kimin kimi nereye çektiğine siz karar verin: Kendisini “Türkiye’nin suyunu korumayı misyon edinen lider bulaşık makinesi deterjanı” olarak tanımlayan Finish’in 4 aşamalı sıralı etkiye sahip Cyclesync teknolojisiyle geliştirilen yeni ürünü Ultimate Plus, Türkiye’nin lider ev teknolojileri şirketi Arçelik ile tüketiciyi tasarruf yapmaya davet ediyormuş. Elektrik ve su tasarrufuna dikkat çeken iki marka yayınladığı reklam filminde, bulaşıkları sudan geçirmeden ekonomik programda ideal temizliğe vurgu yapıyormuş. Durum budur… (Ece Nur Okumuş, Cora)

Türkiye’de köklü markalar vardır. Kullanın ya da kullanmayın, beğenin ya da beğenmeyin onlara mutlaka saygı duyarsınız: Ali Muhiddin Hacı Bekir, Bebek Badem Ezmesi, Kurukahveci Mehmet Efendi, Kıyı Restoran, Kanaat Lokantası, Vefa Bozacısı, Hünkâr, Koço, Hacı Abdullah, Hacı Şakir, Kristal, Sultanahmet Köftecisi, Büyük Kulüp, Sabuncakis gibi… Rebul de bunlardan biridir… Lavanta kolonyasını sevmeyen yoktur… Atelier Rebul, Muse Contemporary Sanat Galerisi’ndeki “Gizli Kalmış Hikayeler” adlı serginin ana sponsoru olmuş. Atelier Rebul’ün İstanbul İmza Koleksiyonu, Sinan Polvan’ın yapıtlarını tarçın, safran, karanfil gibi Mısır Çarşısı baharatlarından ilham alınarak yaratılan kokusuyla gezerek deneyimleme fırsatı veriliyormuş... Markaların her dönemde ‘klasik’ olmaya devam edebilmesi için stratejik planlamalarla ‘yeni’ hedef kitlelere açılması gerekebilir. Bunu ‘özünü’ bozmadan yapabilen hem itibarını koruyabilir hem de sürdürülebilirliğini sağlayabilir. (Alara Okay, Privée PR)

Yazar: Ali Saydam