Son dakika

Teknoloji Sinema Netflix

Famagusta dizisi üzerinden yapılan tartışmalar

Uzunca bir süredir egemenliğin sadece toprak ve sınırlarla ilgili olmadığı tartışılıyor. Özellikle dünya tarihindeki kırılmaları teknoloji üzerinden okuma eğiliminde olanlar, son dönemde teknik kapasite artışından ötürü egemenlik alanının yeni risk ve meydan okumalarla karşılaştığını ifade etmektedirler. Teknoloji şirketlerinin aşırı büyümesi ve devletlerin yasal düzenlemelerinden muaf olma isteklerinin yanı sıra yapay zeka teknolojilerindeki aşırı ivmelenme, sınırları muğlak ve esnek alanlar ortaya çıkartmaktadır. Bu sebeple devletler sınırlarının ötesinde kendileri açısından risk teşkil eden birçok duruma müdahale edememekte ve ciddi tehditlerle karşı karşıya gelmektedirler.

Türkiye’nin son dönemde sosyal medya şirketlerini regüle etme çabaları ve atılan adımlar hepimizin malumu. Nitekim Türkiye de diğer ülkeler gibi kendisi açısından cari ve olası risk alanları üzerinden yasal düzenlemeler yapmakta ve kendi egemenlik hakları ile ilgili adımlar atmakta. Son dönemde Instagram ve X platformu üzerinden sıklıkla tartıştığımız bu konunun internet üzerinden yayın yapan isteğe bağlı platformlar üzerinden de farklı bir bağlamı var.

Hem sosyal medya hem de isteğe bağlı yayın yapan platformların küresel ölçekteki etkisi henüz yeterince anlaşılmış değil. Sadece İsrail’in 7 Ekim’den bu yana uyguladığı politikaların küresel izdüşümleri ve büyük ölçekli teknoloji firmalarının bu konuya verdiği destek ortada. Hem terör eylemlerinin görünmesini engelleyecek mekanizmalar geliştirilmekte hem de İsrail karşıtı düşüncelerin dolaşımı sınırlandırılarak açık bir sansür uygulanmaktadır. Sadece Netflix özelinde bakıldığında bile 7 Ekim sonrası ile sınırlandırılamayacak düzeyde İsrail propagandası yapan ve soykırım endüstrisine destek veren dizi ve filmler var.

Netflix ve Famagusta Dizisi

Bazı devletlerin bu alanları kullanarak kendi propagandalarını yapmaları son dönemde sıklıkla karşılaşılan bir durum. Son günlerde Yunanistan ve Güney Kıbrıs ortak yapımı olan Famagusta isimli dizinin Netflix’te yayınlanacak olması üzerine yapılan tartışmalar bu konu açısından somut bir örnek. İlgili ülkelerin Famagusta ile yapmak istedikleri şey, Kıbrıs Barış Harekatı ve öncesindeki tarihi gerçekleri tek taraflı olarak resmetmek ve Türk askerinin adaya barış götüren müdahalesini işgalci olarak göstermektir. Rumların kendi anlatılarını destekleyecek biçimde kurgusu yapılan bu diziye yönelik başta Dışişleri Bakanlığı olmak üzere iktidardan da önemli tepkiler geldi. Fakat buradaki en temel husus, isteğe bağlı platformları regüle eden kurum olan RTÜK’ün attığı adım idi.
RTÜK ve Süreç Yönetimi

Dizi ile ilgili tartışmalar gündeme geldiğinde, RTÜK yetkilileri Netflix ile görüşmelere başladı. Türkiye’deki hassasiyetleri anlatan yetkililer, dizinin tek taraflı ve tarihsel gerçekleri çarpıtan bir niteliğe sahip olduğu, dolayısıyla bu dizinin yayınlanması durumunda platformun da itibar kaybı yaşayacağını ifade ettiler. Bu diyalog ve çabaların ardından Netflix, Türkiye’nin hassasiyetlerini dikkate alarak dizinin sadece Yunanistan ve Güney Kıbrıs ile sınırlı bir kataloglamaya tabi tutulacağına karar vermiştir. Bu anlamda erken bir müdahale ve süreç yönetimiyle, dizinin sadece iki ülkede gösterilecek olması, tek yönlü bir propagandanın da sonuçsuz kalmasını beraberinde getirmiştir.

Bizim daha çok sosyal medya platformları üzerinden tartıştığımız regülasyon örneklerinin isteğe bağlı platformlar özelindeki karşılığı ise RTÜK’ün 2019 yılındaki “Radyo, Televizyon ve İsteğe Bağlı Yayınların İnternet Ortamından Sunumu Hakkında Yönetmelik” tir. İlgili yönetmelik ile Netflix başta olmak üzere diğer birçok yerli ve yabancı platform lisanslama yoluyla sisteme entegre olmuş ve Türkiye’de yayın yapma koşulları konusunda belirli kurallara tabi olmuşlardır. Şu andaki verilere bakıldığında internet ortamından isteğe bağlı yayın hizmeti sunan görsel ve işitsel (Spotify vb.) toplamda 47 kuruluş bulunmaktadır.

2019’daki yönetmelik bu anlamda, hem ilgili kurumların Türkiye’de çalışma koşullarını düzenlemiş hem de kurumları bağlayıcı düzenlemeler ihdas etmiştir. Bir yandan lisanslama yoluyla Türkiye’deki yerli pazarı koruma alanı oluşturmuş diğer yandan da belirli bir düzenleme ile platformları bağlayıcı kurallar ortaya koymuştur. Ayrıca ilgili yönetmelik ile çocukların ve gençlerin, fiziksel, zihinsel ve ahlaki gelişimine zarar verebilecek medya içeriklerine ilişkin ebeveyn kontrolünün sağlanması gibi tedbirler de mümkün hale gelmiştir. Bugün Famagusta ile ilgili Türkiye lehine bir sonuç alabilmenin koşularını da oluşturan bu bağlayıcılık, uzun süreli tartışma ve uğraşlarla mümkün olabildi. O dönemde de ilgili yönetmelik üzerinden sığ tartışmalar yapılmış, konu sansür ve denetim üzerinden tartışılmıştı. Fakat bugün ilgili kurumların söz konusu platformlar üzerindeki etkisini artıran bu düzenlemeler olmasaydı, sonuç alabilmek neredeyse imkansız hale gelecekti. İsveç ve Fransa gibi ülkelerde de ciddi tartışmalara konu olan Netflix’in her sene sonunda içerik kaldırma ya da düzenleme talepleri ile ilgili raporlarını sansür üzerinden tartışmak yerine daha farklı kavramlar üzerinden analiz edilmesinin faydalı olacağı kanaatindeyim.Turgay Yerlikaya

Yazar: Turgay Yerlikaya

Konuya göre haberler