Trump kazandı.
“Altılı Masa”yı kurup Türkiye’nin büyük tarih sıçramasını engellemeye çalışan kadro gitti. Türkiye’de siyasi partileri terör örgütlerini aynı masaya oturtan ABD’deki Masa dağıldı.
Daha seçilmeden önce “Muhalefeti güçlendirip Erdoğan’ı devireceğiz” diyen ve bu yönde çalışan Biden gitti. PKK ile birlikte ellerindeki en büyük koz olan Fetullah Gülen öldü.
“SAVAŞI TÜRKİYE SINIRINA” TAŞIMA PLANI NE OLACAK?
İsrail soykırımlarına destek veren, onun Gazze’de Lübnan’da, Suriye’de, Irak’ta, İran’da, Yemen’de saldırılarını besleyen, teşvik eden, askeri olarak güçlendiren ABD yönetimi değişti.
İsrail ve kontrolündeki Pentagon’un savaşı Türkiye sınırlarına taşıma, PKK ve içerideki ekiplerle Türkiye’yi küçültme planları yapanlar şu an yok.
Peki, Turmp sonrası bir şeyler değişecek mi? Elbette ABD yerleşik sistemi her şeye aynen devam edecek. Ortadoğu politikaları, İsrail’e kayıtsız destek devam edecek. Ama ABD içinde ve ABD’nin dünya genelindeki politikalarında çok ciddi kırılmalar mutlaka olacaktır.
TÜRKİYE HAREKETE GEÇTİ: PKK-DEM-CHP ORTIKLIĞINA MÜDAHALELER BAŞLATILDI.
Tam da seçim öncesi Türkiye Trump’ın zaferini gördü. Ona göre harekete geçti. Devlet Bahçeli’nin açıklamaları, Kürtler’le ortak gelecek vurguları, ancak terörü ayrıştıran sözleri Türkiye’nin yeni döneme hazırlığı oldu.
Türkiye, bölgesel savaş tehditlerine karşı olağanüstü tedbirler alırken, içerideki toplumsal bütünlüğü güçlendirmeye, malum İç Cephe’yi zayıflatmaya dönük radikal adımlar attı.
Savaşı Türkiye sınırlarına taşımak isteyenlere karşı içeride olağanüstü düzenlemelere girişti. PKK-DEM-CHP üçgenindeki iç örgütlenmelere müdahalelere başladı. Kayyum atamaları bunun ilk halkasıydı. Tedbirlerin başka neler olduğunu henüz bilmiyoruz ama Suriye üzerinde ciddi bir operasyonel dalganın gelebileceğini varsaymalıyız.
PKK-DEM-CHP ‘İÇ SAVAŞ’ HESAPLARI MI YAPIYOR?
Çünkü İsrail ve ABD’nin (Pentagon) PKK ve YPG üzerinden Türkiye’ye saldıracağı, içerideki yapılarla koordine bir çatışma ortamına yatırım yapacağı artık açık ve net.
Türkiye, İsrail’in savaş aparatı haline gelen PKK/YPG ve DEM’in elinden etnik istismar silahını almaya çalışırken onlar buna ağır bir saldırı ile cevap verdi.
TUSAŞ saldırısı, aslında PKK’nın, terörün, içerideki ortaklarının patronlarının kim olduğunu açık etti. İsteseler de silah bırakamayacaklardı. ABD ve İsrail istemeden hiçbir karar alamayacaklardı. Bu da; içeride terörle siyasi ortaklığın İsrail ve ABD tarafından Türkiye’ye karşı bir saldırı aparatı olarak dizayn edildiğine dair kamuoyu kanaatini güçlendirdi.
Bu kanaati güçlendiren başka şeyler de oldu. CHP, DEM ile birlikte harekete geçti ve sokakları karıştırmaya başladı. CHP yönetici kadroları, belediyelerde, kurumlarda yürüttüğü örgütlenmeyi harekete geçirdi.
Mesele sadece kayyum değildi. Mesele içeriden vurma talimatlarıydı. Şu an tam da bu oluyor. CHP ve DEM, sırtını PKK’ya vermiş, İsrail’e vermiş halde Türkiye’yi içeriden vuruyor.
FENA HALDE AÇIĞA DÜŞTÜLER; SIRTINI İSRAİL’E DAYAYANLAR, PKK’YA DAYAYANLAR AYRIŞTI
Ancak arkalarındaki masa dağıldı. Altılı Masa da Biden masası da yok artık. Şimdi arkalarında sadece terör örgütü ve İsrail kaldı. Türkiye de zaten bunu açık etmeye çalışıyordu, maksat hâsıl oldu.
Hepsi açığa düştü. Hepsi kendini ele verdi. Hepsi seçimlerde millete attığı kazığı gizleyemez hale geldi.
Hepsi, dertlerinin barış olmadığını, kardeşlik olmadığını, birlikte Türkiye olmadığını, ortak bir Türkiye düşüncesi olmadığını açık ve net ortaya koydu. Yalanlar saltanatının sonu geldi.
Türkiye’yi büyütmek isteyenlerle küçültmek isteyenler tam olarak ayrıştı. Sırtını teröre dayayanlarla sırtını Türkiye’ye, millete dayayanlar ayrıştı.
Hepsi, Türkiye ile hesaplaşmaya ayarlı bir iç cephe aparatı olduklarını gizleyemez hale geldi.
TERÖRÜN “KULUÇKASI”, TERÖRÜN ODAK NOKTASI. BU ORTAKLIK BİR ‘İÇ CEPHE’.
Kendi elleriyle kendilerini ifşa ettiler. Terörü, terör örgütlerini, Türkiye’yi küçültmek isteyenleri arkalarına alarak siyasetle kamufle ettikleri o korkunç plan bütün çıplaklığı ile ortaya serildi.
Bu haliyle, seçim öncesi aday belirlemelerinde CHP-HDP (DEM) ortaklığı değil, asıl CHP-PKK ortaklığı kanıtlanmıştır. CHP’nin terörün kuluçkası, “odak noktası” haline geldiği, terör kadrolarının CHP kadrolarını şekillendirdiği, formatladığı kanıtlanmıştır.
Türkiye kamuoyu “muhalefet” adı altında terör, Türkiye ile savaş kurgusu ile aldatılmıştır. Bu haliyle CHP, tam anlamıyla bir iç güvenlik sorununa, bir milli güvenlik meselesine dönüşmüştür.
‘MEŞRU MÜDAFAA’ DEĞİL, ‘MEŞRU ‘MÜDAHALE’ DÖNEMİ BAŞLAMIŞTIR!
Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi, siyasi partileri terör örgütleriyle aynı masaya oturtanlar, terör üzerinden Türkiye’yi küçültme planlarına devam etmiş, PKK’nın üst aklı olanlar CHP’yi bir araç olarak kullanmıştır.
Bıraktık DEM’i, bu aşamadan sonra CHP terörle arasına mesafe koyma sınavı ile karşı karşıya kalacaktır. CHP öncü kadrolarıyla PKK’yı yöneten akıl arasındaki ilişki açıktır ve buna müdahale edilmelidir. Türkiye’nin terörle savaşı, Suriye’deki operasyonlarının içerideki adresi burasıdır.
Türkiye’nin uzattığı eli reddettiler. Öyleyse bundan sonra “Meşru Müdafaa” değil, Meşru Müdahale” dönemi başlayacaktır. Türkiye’nin yeni varoluş mücadelesinde bu alan da bir cepheye dönüşecektir. CHP yöneticilerinin oynadığı tehlikeli oyun, gizli ajanda artık siyasetle kamufle edilemeyecek bir noktaya gelmiştir.
TÜRK BAASÇILAR, KÜRT BAASÇILAR, İÇ İŞGALCİ ÖRGÜTLENME.
Şimdi ABD’deki yeni durumu bekleyecekler. Onlar için bir Masa kurulacak mı, içeride benzer bir destek alabilecekler mi, CHP-DEM-PKK ekseni desteklenecek mi? Buna bakacaklar, bu yönde arayışlar içine girecekler. Avrupa Birliği desteği onlar için artık asla yeterli olmayacak çünkü AB’nin böyle bir gücü kalmadı.
Açıkçası Türk Baasçılar ve Kürt Baasçılar için zor bir dönem başladı. Şunu biliyoruz; Kürtlerde PKK-DEM çizgisi, Türklerde CHP çizgisi bittiği an, ortada hiçbir sorun kalmayacaktır.
Daha doğrusu; Türk Baasçılığı ile Kürt Baasçılığı tasfiye edilmeden Türkiye’de huzur, coğrafyada barış mümkün olmayacaktır. Türk Baasçılığı ile Kürt Baasçılığı; ABD ve Avrupa’nın Türkiye ve coğrafyaya yönelik istilacı, işgalci hayallerinin içerideki taşıyıcısı, Truva Atı’dır.
BİZİMKİLER SAHİPSİZ KALDI. AMA ÖNCE ABD’DE YAŞANACAK İÇ HESAPLAŞMAYI BEKLEYELİM.
Bütün harita çalışmaları bu iki “iç işgalci” kadroların ortaklığıyla yürütülmektedir.
Türkiye’nin ve coğrafyanın geleceği için; bu iki yabancı unsur, topraklarımızdan tasfiye edilmelidir. Türkiye’nin milli varlığı, coğrafyanın harita bütünlüğü tamamen bu “tasfiyeye” bağlıdır. Ve artık bunun zamanı gelmiştir. Ellerinden bu silahı da alma vakti gelmiştir.
Trump sonrasını bekleyip göreceğiz…
Şu an itibarıyla ABD yerleşik sistemi, PKK ve CHP yönetici kadroları kaybetti. Ama önce ABD’deki iç hesaplaşmaya bakalım…
Yazar: İbrahim Karagül