Son dakika

TL’nin reel olarak değerli kalması ve kur şoku meselesi

Henüz yeni yılın ikinci ayındayız ancak şimdiden yıl sonu için kur tahminleri konuşulmaya başlandı. Bu kapsamda hem yerli hem de yabancı finansal kurumların yıl sonu kur tahminleri raporlara yansıtılıyor. Genel beklentiye göre bu yıl da tıpkı 2024’te olduğu gibi kurdaki artış hızının enflasyonun altında kalacağı yönünde ciddi bir görüş birliği var.

Bu beklentinin temel nedeni ekonomi yönetiminin hatta Merkez Bankası’nın enflasyonla mücadelede izlediği strateji. Zira hali hazırda döviz kuru geçişkenliği yani kurdaki artışın enflasyon üzerindeki etkisi oldukça yüksek. Her ne kadar doğrudan bir oran vermek mümkün olmasa da son dönemde çeşitli finansal kurumların ve bazı akademik çalışmaların bulgularına göre döviz kuru geçişkenliği oranı %60’larda. Yani kurdaki her %10’luk artış yıllık enflasyonu yaklaşık 6 puan yukarı itiyor. Bu konuda son Enflasyon Raporu toplantısında Merkez Bankası Başkan Yardımcısı Cevdet Akçay “artmaya devam ediyor” şeklinde bir yorum da yapmıştı.

Böylesi bir durum kurdaki hareketlerin yakından takip edilmesi hatta kurdaki artış oranının dengeli bir şekilde yönetilmesi gerekliliğini de beraberinde getiriyor. Her ne kadar Merkez Bankası’nın resmi bir kur hedeflemesi stratejisi olmasa da böylesi ciddi seviyedeki bir enflasyonla mücadele için kurdaki artış oranını yönetmek konusunun çok da eleştirilebilir bir durum olmadığını düşünüyorum.

Bu noktadan hareketle 2025 yılının tamamında tıpkı 2024’te olduğu gibi TL’nin reel olarak değerli kalmaya devam edeceğini ifade edebiliriz. Yabancı finansal kurumların da genel beklentisi bu yönde olduğu için bu yıl sonu Dolar/TL tahminleri 41-43 TL arasında şekilleniyor. Mesela Morgan Stanley, TL’nin 2025’te Orta ve Doğu Avrupa, Orta Doğu ve Afrika bölgesinde en iyi performans gösteren para birimlerinden birisi olacağını raporladığını not edelim.

Gelelim kur şoku meselesine. Türkiye’nin risk primi düştükçe ve Merkez Bankası rezervleri güçlendikçe “kur şoku” riski ortadan kalkıyor. Bundan iki sene öncesine kadar düşük rezervlerle yüksek CDS’in olduğu bir ortamda kur tarafında hemen hemen herkesin ciddi endişeleri vardı. Ancak bugün geldiğimiz noktada bu endişelerin ortadan kalktığını ifade edebiliriz. Zira CDS’lerde artık 250 puanın altını konuşurken Merkez Bankası brüt rezervleri 173 milyar dolar ile rekor seviyeye ulaştı. Ayrıca net döviz pozisyonu da 62 milyar dolara kadar yükseldi. KKM’den çıkış süreci tahmin edilenden hızlı olurken artık tüzellerin KKM bakiyesi 6 milyar dolar gibi oldukça küçük bir seviyeye kadar düştü.

Bir yandan Merkez Bankası para politikası araçlarının tamamını etkin bir şekilde kullanırken diğer yandan cari açıktaki mevcut seviyeler işleri kolaylaştırıyor. Ayrıca yabancı yatırımcının Türkiye ilgisi her geçen gün daha da belirgin hale gelirken Suriye devrimi ve Ukrayna’da barış ihtimali gibi konular Türkiye’ye yönelik pozitif gündemi daha da güçlendiriyor.

Ekonomi güvenliğine katkı sağlayan makro ekonomik verilerdeki pozitif gelişim aynı zamanda Türkiye’yi olası kur şoklarına karşı hem daha dayanıklı hale getiriyor hem de proaktfif savunma yapma imkanı sağlıyor. Bu bakımdan kur şoku riskinin oldukça düşük ve TL’nin reel olarak değerli kalmaya devam edeceği bir 2025 yılı yaşayacağımızı öngörüyoruz.

Yazar: Levent Yılmaz