Son dakika

Avrupa Orta Doğu Savaş

İkinci sömürge çağı Batı’nın sonu olacak

Batılı devletler, bir sömürge imparatorluğu kurdular. Bu imparatorluk her zaman vahşiydi, her zaman kan emiciydi ve her zaman Afrikalı, Asyalı, Latin Amerikalı insanları köle gibi çalıştırdı. İnsanlığa kan kusturdu. 500 milyon insanın mutluluğu için geri kalan milyarlarca insana kâbus yaşattılar. Ve bu iğrençliğin ardı arkası gelmedi.

İkinci Dünya Savaşı yıllarında, kendi kanlarını döktükleri için büyük bir kan kaybı yaşadılar; 40 milyon insan hayatını kaybetti. Bu sebeple, Birinci Dünya Savaşı sonrası İngilizlerin, Fransızların ve diğer Batılı ülkelerin işgal ettiği topraklarda bağımsızlık savaşları başladı ve birçok millet bağımsızlığını kazandı. Birçok devletin bağımsızlık savaşı 1950 ile 1970 yılları arasında olmuştur. Bugün hâlâ sömürge toprağı olan ülkeler mevcut.

Sömürge savaşlarında, işgal döneminde olduğu gibi, yine milyonlarca insan hayatını kaybetti ve büyük acılar yaşandı. Bağımsızlığını kazanan devletler, kısa bir dönem özgürlük yaşadıktan sonra ya diktatörlükler eliyle ya da ekonomik olarak tekrar sömürgeleştirildiler.

Koca bir Osmanlı Devleti bakiyesi olarak kurulan Türkiye Cumhuriyeti, Birinci Dünya Savaşı’ndan hemen sonra bağımsızlığını kazandığı halde, ABD eksenli vesayetle savaşını daha birkaç yıl önce kazandı. Tam bağımsız Türkiye tartışmaları devam ederken, Türkiye’yi kaybetme korkusu yaşayan emperyalist devletler ve yerli işbirlikçileri hâlâ Türkiye’deki demokratik gelişimi sonlandırmak için umut besliyorlar. Çünkü Batı sömürge imparatorluğu, iki yüzyıllık yatırımı boş yere yapmadı.

Sömürge bekçileri, ekonomik ve yönetim vesayetinin devam etmesinden yanalar. Batılı devletlerin en büyük başarısı, sömürge ve yarı sömürge ülkelerinde kurmuş oldukları kültürel vesayet sistemidir ki bu, toprak işgalinden daha tehlikelidir. Hiçbir zaman sömürge yaşamamış ülkemizde kurulan Batı merkezli vesayete bakınca, doğrudan sömürülen ülkelerde ne yaşandığını insan düşünmek bile istemiyor.

Soğuk Savaş dönemlerinde, sol hareketlerin etkisiyle Batı dünyasında salt kendileri için de olsa kırk yıllık bir demokrasi rüya iklimi oluşmuştur. Batı başkentlerinde, Batılı ülkelerde bu özgürlük iklimi yaşanmaya devam etmiştir.

11 Eylül saldırılarıyla birlikte, ABD “Yeni Dünya Düzeni” adında yeni işgal planını ortaya koydu ve Irak ile Afganistan’ı işgal etti, Yemen’i yerle bir etti ki bugün hâlâ Yemen’i yok etmeye devam ediyorlar.

1948 yılında kurulan İsrail, dünyadaki diğer gelişmelerden hiç etkilenmedi ve Batılı devletlerin yıkıcı sömürge çağını devam ettirdi. İstediği zaman Filistinlileri katletti, istediğinde sürgün etti; kutsal olan şahıs mülklerine el koydu. Her bahaneyle çocukları ve gençleri yaralı ve sakat bıraktı.

Modernliğin Ölümü: Batı, bir taraftan sömürgecilik ve kan emiciliğini devam ettirirken diğer taraftan medeni değerleri temsil ettiklerini sürekli vurguluyordu. Romalılar ve barbarlar ikilemi onların nezdinde hiç değişmedi. Kan emici vampirler, kendilerini medeni; geri kalan milletleri ise gayrimedenî olarak tanımladılar. Gönüllü köleliği kabul eden diğer milletlere de parya muamelesi yapmaya devam ettiler.
7 Ekim üzerinden bir yıl geçti, tam 364 gün. Bugün, İsrail Batı Şeria ve Lübnan’ı acımasızca bombalıyor ve Gazze’de sivil katliamına devam ediyor.

İsrail, katliamlarına kurulduğu günden itibaren başladı. Arap-İsrail savaşlarından sonra Filistinlilerin köylerini ve kentlerini yakarak bütün sivilleri kendi topraklarından sürmek istedi. Milyonlarca Filistinli mülteci konumuna düştü. Evinde kalmaya direnenler sürekli işkence gördü. Beyrut’ta, Sabra ve Şatilla kamplarında fiilen katliam yaptı ve hiçbir zaman kadın ve çocuk öldürmekten vazgeçmedi.

75 yıllık bütün hak, hukuk ihlalleri ve toprak gaspları, modern dediğimiz sömürge imparatorluğu tarafından örtbas edildi.

Bugün gelinen noktada, bu vampir kan emmeye devam ediyor. ABD’nin bağımsız bir ülke olmadığı anlaşıldı. İngiltere’nin bağımsız bir ülke olmadığı anlaşıldı. Almanya’nın köleleştirilmiş bir devlet olduğunu zaten biliyorduk.

İnsanlık için en kara gün, ABD Kongresi’nde 40 bin kişinin katilinin ayakta alkışlanmasıydı.

Bugün ayakta alkışlanan adam ve katiller, Lübnan’ı yerle bir ediyor.

Bu sorun, artık sadece Filistinlilerin, Gazzelilerin, Beyrutluların ve Müslümanların sorunu olmaktan çıktı. Latin Amerika ülkelerinde yaşayanlardan İskandinav sokaklarında, ABD üniversitelerinde ve İrlanda’da yaşayanlara kadar; İstanbul’da yaşayan herkesin sorunu.

Adaletini kaybeden medeniyet er geç yıkılır. Bu vahşi medeniyet gerilerken çok can yakacak. Bu zalim ve gaddar medeniyeti yıkıp yerine adalete ve merhamete dayalı bir imparatorluk kurmak, bizim ve insanlığın tek alternatifidir.

Yaİhsan Aktaşzar:

Konuya göre haberler