Son dakika

ABD İstanbul Binyamin Netanyahu

ABD’nin çeki karşılıksız çıktı

Ölüler de sanır ki diriler her gün helva yiyor.

Merhumun hayrına kabri başında helva ikram edilmesi geleneğine dayanan bu söz, eskiden daha çok kullanılırdı. Şimdilerde yılda bir defa duyan, kültürümüzün zenginliğine

delil saysın.

Nereden aklımıza geldi bu söz? Durup dururken değil.

*

Yakın zamana kadar cümle âlem sanırdı ki ABD çok güçlü. O yüzden “süper güç” diye anılırdı. Hatta “tek süper güç” olarak.

Her dediğini yaptırır. Kafasına koyduğunu uygular. İstediğine ceza keser, istediği yerde iktidarı darbeyle devirir. Olmazsa, dalga dubara ile bir dümen ayarlayıp seçim yoluyla indirir. Kimse karşı çıkamaz.

Kazın ayağı öyle değilmiş.

Bir Netanyahu, ABD’nin karşı çıkmasına rağmen savaşa devam ediyor. Tek başına kafasına göre takılıyor. Gazze’de soykırım yapıyor. Orada burada suikastler hazırlıyor. Savaşın yayılmasına zemin hazırlıyor. Ne Baydın engelleyebiliyor, ne de Entıni.

Bu vaziyet nasıl yorumlanmalı?

O gözü dönmüş başbakan, ABD’den güçlü mü?

*

Savaşın başında her zaman yanında olduklarını bildirmişlerdi.

Her ne yaparsa yapsın ceza almayacağının garantisi verilmişti İsrail’e.

Atış serbestti, vuruş serbestti. Şımardıkça şımardı Netoş.

Ancak, her şeyin bir sınırı olduğu gerçeği, burada da kendini gösterdi.

ABD’nin İsrail’e verdiği açık çek, bir bakıma karşılıksız çıktı.

Şu günlerde Netoş’un dilinde tanıdık bir şarkı dolanmaktaymış.

“Hani verdiğin sözler, hani ellerin nerde? Kim derdi ki seninle birgün ayrılacağız?”

*

Bir tavsiyede bulunalım. Şarkıyla meşgul olacağına, gidip çekin arkasını yazdırsın.

Ya da çeki çeksin, denize atsın, çek ıslansın.

Yoksa yakında kendi başı derde girecek.

Hele yargılama başlarsa, onu ne Entıni kurtarabilir, ne Baydın.

Ceza aldıktan sonra, şarkılar da avutamaz.

İSTANBUL’UN İKİ BÜYÜK SORUNU

İstanbul’un iki büyük sorunu var. Biri yüksek deprem riski, diğeri günün her saati tıkanan trafik.

Ekrem Bey, İstanbul’un trafik çilesi ve deprem üzerine epeydir çalışıyormuş.

Son beş yıl içinde duyduğum bütün fıkralardan daha komik. İlk anda kahkaha patlatacak kadar.

SEVİLEN ADAY

İstanbul seçimi için kamuoyu araştırmaları yapılıyor, tahminler yürütülüyor.

Hakan Bayrakçı, İYİ Parti İstanbul’da aday gösterse bile, İYİ Parti seçmeninin en az yarısının İmamoğlu’na oy vereceğini söyledi.

Ne garip bir durum!

Demek henüz tam partileşememişler.

Kendi adayları varken, en az yarısının başka bir partiye oy verecek olması başka nasıl izah edilebilir?

“Ancak çok sevilen, çok beğenilen bir aday çıkarsa kendi partilerine verirler.”

Kim olabilir? Var mı öyle biri?

Meral Hanım aday olursa mümkün.

Yazar: Mehmet Şeker

Konuya göre haberler