Son dakika

Türkiye Merkez Bankası Türkiye ekonomisi

Sanayi üretimi, istihdam verisi ve beklentiler

Türkiye ekonomisi için yakından takip ettiğimiz verilerden birisi de Sanayi Üretim Endeksi. Daha önceki yazılarımda da belirttiğim üzere Sanayi Üretim Endeksi sanayi kesiminde meydana gelen gelişmelerin ve uygulanan ekonomi politikalarının, kısa dönemde olumlu veya olumsuz etkilerinin ölçülebilmesi için TÜİK tarafından hesaplanıyor. Veri madencilik ve taşocakçılığı, imalat ile elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektörlerini kapsıyor.

Sanayi Üretim Endeksi’ne ilişkin son dönemdeki aylık bazdaki yavaşlama daha dikkatli olmamız gereken bir döneme işaret ediyor. Zira toplam ihracatımızın %93,6’sı imalat sanayisinden geliyor ve ihracat konusu iç talebin daraldığı bir dönemde oldukça önemli.

TÜİK verilerine göre Sanayi Üretim Endeksi Ekim ayında yıllık %1,1 artarken aylık bazda %0,4 azaldı. Bu ayki veri ile beraber Sanayi Üretim Endeksi aylık bazdaki düşüşünü üst üste dördüncü aya taşımış oldu. Bu gelişme İSO’nun hesapladığı İmalat PMI verileri ile de uyumlu bir seyre işaret ediyor.

Bu hafta açıklanan bir diğer önemli veri de İşgücü İstatistikleri’ydi. TÜİK’in hesaplamalarına göre mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı %8,5 olarak gerçekleşti. Böylelikle işsizlik 11 yılın en düşük seviyesine gerilemiş oldu. Verinin açıklanmasının hemen ardından söz konusu verinin gerçekçiliği ile ilgili bazı yorumlar ve ithamlar oldu. Ancak konunun detayına indiğimizde Ekim ayı istihdam tahminlerinin 3. çeyrek büyüme verisi ile uyumlu bir gelişme gösterdiğini ifade edebiliriz. Tabi ki buna deprem bölgesinde devam eden hummalı inşaat faaliyetlerini de eklemek gerekiyor.

Bir diğer önemli bulgu ise Ekim ayında üniversitelerin başlaması ile gençlerin eğitim/öğretime yönelmesi. Buna bir de EYT düzenlemesinin etkilerini ilave edersek işgücüne dahil olmayan nüfustaki artışı izah etmek mümkün oluyor. Açıkçası kulaktan dolma bilgilerle TÜİK gibi önemli kurumlarımızın yıpratılmaması gerektiğini yeniden hatırlatmakta fayda var.

Peki gelişmeler bu şekilde iken beklentiler ne yönde? 2024 yılında iç talepteki yavaşlamanın daha da belirginleşeceğini öngörüyoruz. Dış talep koşullarındaki kötü gidişatı da göz önünde bulundurursak önümüzdeki yıl istihdam piyasasının bundan olumsuz etkileneceği aşikar. Ayrıca asgari ücret düzenlemesinin seviyesi de bu bağlamda son derece önemli. Artış oranının bir yandan çalışanları enflasyona ezdirmeyecek diğer yandan da işvereni iş veremez hale getirmeyecek bir seviyede olması gerekiyor.

2024 yılında hem istihdam hem de büyüme tarafında KOBİ’lerin desteklenmesi büyük önem arz ediyor. Türkiye’de üretimin, istihdamın ve ihracatın en önemli kaynağı KOBİ’ler. Ancak KOBİ’lerin finansmana erişimi konusu enflasyonla mücadele kapsamında aksatılmamalı. Yeni yılda tıpkı 2016 yılında olduğu gibi KOBİ’lerin faaliyetlerini belirli bir seviyede sürdürmesi için KGF marifetiyle yeni bir kefalet programını şimdiden tasarlamak gerekiyor.

Merkez Bankası’nın seçici kredi uygulamasının ihracat ve yatırım kredilerine yönelik olması stratejik açıdan önemli ve doğru. Ancak istihdamın yoğunlaştığı KOBİ’lerin sürdürülebilirliğini de göz önünde bulundurmak gerekiyor.

Yazar: Levent Yılmaz

Konuya göre haberler