Muhteşem yediler

Muhteşem yediler

Üçler, beşler, yediler ekonomi ve finans literatüründe analizleri kısmen de olsa genelleştirmek için başvurulan tamlamalarda sıklıkla kullanılır. Kırılgan Beşler, Gelişmiş Yediler gibi…

Piyasa tarafında ABD’de gelişen ve sayı kullanılan tamlamalardan birisi de Muhteşem Yediler. ABD borsalarındaki şirketlerin en değerlilerinden oluşmakla beraber teknoloji devlerini ifade ediyor.

Evvelce en iyi performans gösteren 4 teknoloji şirketi FANG olarak kısaltılmıştı; Facebook (şimdi Meta), Amazon, Netflix ve Google (şimdi Alphabet).

Sonra gruba Apple eklenip FAANG şeklini aldı. Sonra Netflix çıkarılıp Microsoft kondu ve FAAMG oldu.

Sonra şirketlerin değişen unvanlarıyla MAMAA kısaltması ortaya çıktı; Meta, Apple, Microsoft, Amazon ve Alphabet.

Nihayet Apple, Amazon, Alphabet, NVIDIA, Meta, Microsoft ve Tesla’dan oluşan Muhteşem Yediler’e gelindi.

ABD’de bu tanımlama arayışı en değerli şirketleri ihtiva ediyor olsa da mesele teknoloji şirketlerine dair bir kompozisyon oluşturmak oldu. Gene de değerleri ve ortak sayılarıyla Muhteşem Yediler asıl ve diğer şirketler ve hisseleri artık sadece teferruat.

TÜRKİYE’NİN MUHTEŞEM YEDİLERİ

Türkiye’de meselenin teknoloji tarafına yahut başka bir sektör tarafına gitmek zor. Fakat en değerli şirketleri ele alırsak yerli Muhteşem Yediler; SASA, Koç Holding, Türk Hava Yolları, Fort Otosan, ENKA, TÜPRAŞ ve Ereğli Demir Çelik’ten oluşur.

Bakınca Türkiye’nin yedilisinin çok çarpıcı şekilde çok dengeli bir sektörel dağılıma sahip olduğu söylenebilir. Hatta daha optimum bir sektörel dağılım kurulamaz da denebilir.

Gene de endüstriler dönüşürken Türkiye’nin Muhteşem Yedilisiyle gelişen ekonomi kompozisyonu verdiği eleştirisi yapmak için kendisini zorlayanlar her zaman çıkacaktır.

Üstelik gelişen ekonomi karakterinde baskın olan bankacılık ağırlığı Borsa İstanbul’dan kalkmış durumda. Durum arızi olmanın ötesinde. Önceki dönemleri incelerken 2009 yılı fotoğrafı elime geçti. İlk 5’te Akbank, Garanti Bankası, Turkcell, İşbankası ve Türk Telekom yer alıyor ve ilk 10’daki şirketlerden 6’sı banka.

Bugün Türkiye ilginç biçimde daha bir reel sektör ekonomisi görünümü sergilemeye başlamış. 2009 yılı listesindeki teknoloji şirketleri ise geride kalmış. İnternet hızında da geri kaldılar zaten.

Türkiye’nin değiştirdiği kompozisyon başarı mıdır, diye sorulsa bana öyle geliyor derim. Ama dışa doğru finansal bağımlılıklara da işaret eder mi acaba, diye düşünürüm.

ÇİN’İN MUHTEŞEM YEDİLERİ

Çin’e baktım. Daha farklı bir profil önüme çıktı. ABD’ye göre teknoloji geliştirenlerdense hizmetlerinde teknolojiden yararlananlar ilk yedide dikkat çekiyor. Türkiye’ye göreyse reel kesimden ziyade finansın ağırlığı dikkat çekiyor.

Alibaba Group Holding (e-ticaret), Tencent Holdings (teknoloji), Meituan Dianping (e-ticaret), China Construction Bank (bankacılık), Ping An Insurance (sigortacılık), Industrial and Commercial Bank of China (bankacılık) ve Kweichow Moutai (gıda) ilk yedide yer alıyor.

Çin örneğinde en çok dikkat çekense sigortacılık sektöründen ilk yedide aktör bulunmasıdır. Dünyada en büyük sektörler sıralamasında üst sıralarda yer alan sigortacılığın bir yansımasını ortaya çıkarmak Çin için önemli bir başarı olarak kaydedilmeli. Bu başarının Türkiye için taşıdığı mesajlar da iyi düşünülmeli.

HİNDİSTAN’IN MUHTEŞEM YEDİLERİ

Hindistan, Türkiye’ye daha benzer olabilir mi, diye düşündüm. Aksine finans sektöründen şirketlerin çoğunlukta olduğu bir liste karşıma çıktı. Petrokimya alanındaki Reliance en değerli şirket. Bankalar bir tarafa bırakılırsa Tata ve Infosys teknoloji şirketleri olarak listede yer alıyor.

SASA ve Tüpraş ile Reliance arasında bir paralellik var gibi görünüyor. Fakat Hindistan’ın ilk 10 değerli borsa şirketi arasında 2009 Türkiye’sindeki gibi 6 banka veya finans şirketi yer alıyor. Yani bugünle değil de, dünle bir benzerlik görülüyor.

Hasılı, Çin’e veya Hindistan’a göre Türkiye’nin ilk yedisi sunduğu kompozisyonla muhteşem lakabını daha çok hak ediyor, diye düşünüyorum.

Homojen bir yapı sunmak diğer ülke örneklerine de bakılırsa hiç kolay görünmüyor.

Bu olumlu değerlendirmelerime rağmen homojen bir yapı sunmak kadar, finans sektörü dışında sektörel bir karakter ortaya koymak ABD örneğine bakılırsa pozitif görülebilir. Hatta Türkiye’de buradan bir pozitiflik hikayesi de ortaya konabilir.

MUHTEŞEM VATAN

Sonuçta borsa bir temsildir ve iyi bir temsil olmasına gerek yoktur. Borsa’nın dünya ölçeğinde farklı bir karakter koymasına imkân verecek Türkiye’deki tek endüstri ise şimdilik savunma sanayi.

Roketsan, Baykar, TUSAŞ, Havelsan bu bakımdan halka arzına büyük anlam yüklenebilecek şirketler olarak ön plana çıkabilir.

Stratejik değeri, üretken aktifleri olmayan şirketlerin halka arzı, borsada karakter erozyonuna neden olurken saydığım şirketlerin halka arzı borsanın küresel önemini artırır. Bu şirketlerin borsadaki varlığı herhangi şirketlerden çok farklı anlam taşır. Öngörülerin çok ötesinde bir kaldıraç ortaya çıkar. Borsa İstanbul’un küresel referansını artırabilirler. Vitrin doldurmak gibi düşünülebilir.

Bu şirketler ağırlıklı şekilde borsada bulunurlarsa İstanbul finans merkezi düşüncesinin altını dolduracak pozitif dışsallıklar sağlayabilirler.

Vatan, Mavi Vatan, Uzay Vatan hedeflerinin yanına Mali Vatan yükünü zahmet bile yüklenmeden çekebilirler.

Borsada halen halka açık olan Aselsan gibi şirketlerle Muhteşem Vatan’ı oluşturabilirler.

Başka ülke halka arzlarını dahi Türkiye’ye çekebilirler. Finansal pazar değil ev sahibi olmak adına bu tarz stratejiler üzerine düşünmeye başlamalıyız.

Yazar: Yusuf Dinç