Gazze’deki yardım ekiplerine saldırı Biden’ı test ediyor

Gazze’deki yardım ekiplerine saldırı Biden’ı test ediyor

Gazze’de hizmet veren yardım kuruluşu World Central Kitchen’ın aracının İsrail tarafından vurulması ve aralarında bir Amerikan vatandaşının da bulunduğu 7 gönüllünün hayatını kaybetmesi büyük tepki çekti. Saldırı sonrasında bazı yardım kuruluşları Gazze’deki operasyonlarını durdurdu ve bunların arasında 1968’den beri işgal altındaki bölgelerde kesintisiz faaliyet gösteren bazı kuruluşlar da var. 7 Ekim’den beri 200’ün üzerinde yardım kuruluşu çalışanının hayatını kaybettiği Gazze’de kalmaya devam edeceğini açıklayan Birleşmiş Milletler’in World Food Program’ın verilerine göre mart ayında günlük 300 kamyon yardıma ihtiyaç duyulmasına rağmen sadece 47 kamyon giriş yapabilmiş. Aylardır açlık ve her türlü zorlukla mücadele eden Gazze halkına ulaşmaya çalışan yardım kuruluşları da İsrail’in askeri operasyonlarının tehdidi altında. Bu durum karşısında iç kamuoyunda baskı görmeye devam eden Biden yönetimi, Netanyahu’ya tavır almasına karşın hala oyun değiştirici bir adım at(a)mıyor.

İSRAİL’E DESTEĞE DEVAM

Biden İsrail’i yardım kuruluşu çalışanlarını ve sivilleri yeterince korumadığı için eleştirdi ve ‘ilerici’ Demokratlar da İsrail’in ‘kaza’ açıklamasına ikna olmadılar. Hem ateşkes hem İsrail’e askeri yardımın dondurulması çağrısını tekrarlıyor. Demokrat Parti içindeki Müslüman grupların gönlünü almaya çalışan Biden, son iki senede çok geniş katılımla gerçekleştirdiği geleneksel iftar toplantılarını tekrarlayamadı. Bazı Müslüman grupların katılmayı reddettiği Biden’la iftar programına katılan Filistinli Amerikalı bir gönüllü doktor, konuşmasının ardından yemeği terk ederek tepkisini koydu. Doktor Thaer Ahmad, Refah’tan bir kızın yeni bir İsrail operasyonunu engellemesini isteyen mektubunu ve resmini Biden’a verdiğinde, Başkan’ın ‘anladığını’ söylemekte yetindiğini söyledi. Biden’ın saldırıyla ilgili ‘öfkeli ve kalbi kırık’ olduğunu söyleyerek tepki koymasına rağmen, Beyaz Saray Sözcüsü John Kirby’nin İsrail’e verdikleri ‘çelikten desteğin’ değişmeyeceğini ve İsrail’in ‘uluslararası insani hukuku ihlal ettiği bir olaya rastlamadıklarını’ söylemesi yönetimin Gazze politikasının değişmeyeceğine işaret ediyor.

Biden’ın parti içinden gelen Filistin yanlısı baskı karşısında İsrail yanlısı baskıyla da muhatap olduğunu belirtmek gerekiyor. İsrail yanlısı gruplar Biden’ın İsrail’i eleştirmesinin Amerika’da yaşayan Yahudileri olumsuz etkilediğini ve onların desteğini tehlikeye attığını savunuyor. Pennsylvania eyaletinin Demokrat Senatörü John Fetterman Biden’ın İsrail’i eleştiren sözlerine açıktan tavır almış durumda. Başkan Yardımcısı Kamala Harris’in Refah operasyonunun büyük bir hata olacağı şeklindeki sözlerine karşı çıkan Fetterman, İsrail’in ‘teröristleri tamamen nötralize’ etmesini tamamen desteklediğini söylüyor. Bu sözlerinin kendi eyaletinde oy kaybettirmemesi Senatör Fetterman’ın işini kolaylaştırıyor ancak Biden’ın 2020’de az farkla kazandığı Michigan’daki Müslüman seçmeni görmezden gelme lüksü yok. Biden’ın BM’deki çekimser oy ve Netanyahu’yu hedef alan eleştirilerinin İsrail lobisi tarafından hedefe konulmasına rağmen bu adımlarının Müslüman seçmenler için yeterli olmadığını anlamak zorunda.

GANTZ’IN ERKEN SEÇİM ÇAĞRISI

Biden yönetimi İsrail’e verilen askeri desteğin şarta bağlanması ve acil bir ateşkes çağrısı gibi adımlardan kaçınarak Gazze politikasını değiştirmeye yanaşmıyor. İnsani durumun vahametini de İsrail’in yardım geçişine izin vermemesini eleştirmekle geçiştirmeye çalışıyor. Netanyahu’ya karşı net bir tavır almaktan kaçınırken araya koymaya çalıştığı mesafenin İsrail’de bir karşılık bulduğunu söyleyebiliriz. 7 Ekim sonrasında Netanyahu koalisyonunun oluşturduğu ‘savaş kabinesinin’ Savunma Bakanı Benny Gantz’in erken seçim çağrısı yapması buna işaret ediyor. Gantz’in Washington’a Netanyahu’ya rağmen gelip Gazze operasyonlarının planlarını paylaşması gibi birçok noktada iki rakip arasındaki çatlak zaten belliydi. Gantz’in sonbahara kadar erken seçim çağrısı, Washington’un Netanyahu’dan vazgeçtiğine ilişkin işaretlerden cesaret almış görünüyor. İsrail içindeki muhalefetin protesto gösterileri de Netanyahu’nun giderek yalnızlaştığının bir işareti. Bu bağlamda Refah operasyonunu durdurmak isteyen Washington’un Netanyahu’ya tavır almasının kısmen işe yaradığını söylemek mümkün ancak bu söylem değişikliği Biden’ın kendisine takılan ‘soykırımcı Joe’ lakabından kurtulmasına yetmeyecek.

İnsani yardım gruplarının İsrail tarafından vurulması konusundaki öfkesini Netanyahu hükümetinin adını anmadan ifade eden Biden, Senatör Schumer’ın konuşmasını desteklemiş ancak kendisi onun kadar net ifadeler kullanmaktan kaçınmıştı. Görünen o ki Biden Gazze meselesinde içerde ilerici Demokratlar ve Müslümanların tepkisiyle İsrail yanlısı gruplar ve Yahudilerin tepkisi arasında bir denge kurmaya çalışıyor. Ancak bir yandan İsrail’in yaptıklarını tevil edip destek vermek bir yandan da Netanyahu’yu doğrudan hedefe koymadan basına sızdırdığı eleştirilerle baskılamaya çalışmak Biden’ın iki tarafa da yaranamadığı bir denklem ortaya çıkarıyor. Yönetimin İsrail politikalarını etkileme gücü ortadayken bunu kullanmaması ve Netanyahu hükümetinin insani yardım kuruluşlarına saldırıları ‘hata’ olarak izahlarını kabul etmesi, Biden’a Kasım’da pahalıya patlayabilir.

Yazar: Kadir Üstün