Kadir Gecesi

Kadir Gecesi

Hikmetli Kitap’ta özel isimle anılan tek gecedir Kadir gecesi. Bir kere de değil, üç kere. Ve bu geceye özel bir sure tahsis edilmiştir. Şöyle buyurulur bu surede: “1. Biz, onu (Kur’an’ı) Kadir gecesinde indirdik. 2. Kadir gecesi nedir, bilir misin? 3. Kadir gecesi, bin aydan hayırlıdır. 4. O gece, melekler ve ruh, Rab’lerinin izniyle her bir iş için inerler. 5. O gece, tam bir selâmet ve huzurdur; tan ağarıncaya dek.

Bu mübarek sûre, Mekke’de nâzil olmuştur. Yalnız Mekke’de Efendimiz (sav) ve ashâbı tarafından bu geceye nasıl bir ihtimam gösterilip onun nasıl ihya edildiği hakkında kaynaklarda herhangi bir bilgiye rastlanmamaktadır. Bu geceyle ilgili rivayetler, hicretten sonraki döneme aittir. Bunlar, büyük ihtimalle ramazan orucunun farz kılındığı hicri 2. yıl ve sonrasına aittir.

Şimdi bu mübârek gece hakkında bazı sualleri kısaca cevaplamaya çalışalım.

1. “Kadir Gecesi” ne demektir?
Bu mübârek geceye, niçin “Kadir gecesi” denildiğiyle alâkalı üç ihtimal vardır: a. “Kadir”, “hüküm vermek” anlamına gelir. Bu mana esas alınırsa, “hüküm gecesi” ya da “kader gecesi” anlamındadır. b. “Kadir”, “kadir-kıymet” anlamına gelir. Bu mana esas alınırsa, “kadirli ve kıymetli gece” anlamındadır. c. “Kadir”, “daralma” anlamına gelir. Bu mana esas alınırsa, “meleklerin akın akın yeryüzüne inmeleri sebebiyle yeryüzünün meleklere dar geldiği gece” anlamındadır. Elmalılı Hamdi Efendi’ye göre; “Kadir gecesi”, bu üç manayı da kapsamaktadır. Nitekim bu sûrede, bu ifadenin üç kere zikrolunmasında buna işaret vardır (Hak Dini, IX/5971).

2. “Kadir Gecesi” İslâm öncesinde Araplar tarafından biliniyor muydu?
Derveze (1888-1984), bu gecenin İslâm öncesindeki Araplar tarafından bilinme ihtimalinin olduğunu iddia etmişse de, (Derveze, et-Tefsîru’l-Hadîs, I/244) bu iddia makul değildir. İbn Hişam, İbn İshak ve Belâzurî gibi siyer müellifleri, İslâm öncesinde özellikle hanîf Arapların ramazan ayında “tahannüs” yaptıklarını, yani ibadet ve tefekkür için uzlete çekildiklerini zikrederler. Ancak hiçbir kaynakta Kadir gecesinin, İslâm öncesinde bilindiğine dair bir bilgi yoktur. Zaten bu gece Araplar tarafından biliniyor olsaydı, birazdan bahsedeceğimiz üzere, bu gecenin hangi tarihte olduğuna dair ihtilafın olmaması gerekirdi.

3. “Kadir Gecesi” hangi tarihtedir?
Dünkü yazımızda arz ettiğimiz üzere; Efendimiz (sav), bu mübârek geceyi itikâftayken ihya etmek istemişlerdir. Bu amaçla, ramazan orucu farz kılındıktan sonra, önceleri ramazanın ilk on gününde; sonraları, ortadaki on gününde; daha sonra da, son on gününde itikâf yapmışlardır. Bir seferinde, ramazanın ortasındaki on günde ashâbıyla birlikte itikâf yapmışlardı. Yirminci günün sabahında çadırından çıkarak şöyle buyurmuşlardır: “Rüyamda bana Kadir gecesi(nin alâmetleri gösterildi. Sonra unutturuldu. Siz, Kadir gecesini ramazanın son on gününün tekli gecelerinde arayınız)” (Buhârî).

Bir rivâyette de Efendimiz (sav)’in, Kadir gecesini tespit hususunda, sahâbîlerin rüyalarına itimat ettiği zikredilmektedir. Abdullah b. Ömer’in (ra) anlattığına göre, bazı sahâbîler, Kadir gecesinin, ramazanın son yedi gecesinde olduğuna dair rüya görmüşlerdi. Efendimiz (sav), bunun üzerine şöyle buyurdular: “Kadir Gecesi'nin, ramazanın son yedi gecesinde olduğuna dair rüyalarınızın tevafuk ettiğini görüyorum. Öyleyse, onu son yedi gecede arayınız.” Bu hadis, salih rüya ile amel konusunda oldukça önemli bir bilgi vermektedir.

Bazı rivâyetlerde de Efendimiz (sav)’in, Kadir gecesinin vaktini haber vermek istediği, ancak o sırada bir konuda anlaşmazlığa düşen iki sahâbînin Resûlullah’a başvurması üzerine buna fırsat bulamadığı, daha sonra da konunun zihninden silindiği bildirilir (Buhârî ve Müslim).

Kadir gecesinin, hangi gece ya da gecelerde olduğuna dair pek çok hadis nakledilmiştir. Bu gecenin, hangi tarihte olduğuna dair kırka yakın görüş vardır. Bu kadar çok görüş olmasının sebebi, Efendimiz (sav) tarafından bu konuda net bir bilgi verilmemiş olması ve sahâbîlerden gelen rivayetlerin farklı tarihlere işaret etmesidir. Bu görüşler genel olarak üç grupta toplanabilir: a. Ramazan ayının herhangi bir günündedir. b. Ramazanın muayyen bir günündedir. c. Senenin herhangi bir gününde olabilir.

Bu konuda farklı görüşler olmakla birlikte, ramazanın son on gecesinde, özellikle de tekli gecelerde ve hususiyle yirmi yedinci gecede olduğunu bildiren rivayetler, en makbul görülen rivayet olmuştur. Pek çok sahâbî de, özellikle yirmi yedinci geceye vurgu yapmıştır. Nitekim asırlardır Müslümanlar, ramazanın yirmi yedinci gecesini Kadir gecesi olarak kabul edip ihya etmenin gayreti içinde olmuşlardır.

Ülkemizde yapılan emek mahsulü bir ilmî çalışmanın tespitine göre, Kur’an’ın nâzil olmaya başladığı gecenin tarihinin tespiti mümkündür ve bu tarih, pazartesi gününe denk gelen 27 Ramazan/24 Ağustos 610’dur (Bayram Ayhan, “Kadir Gecesinin Tespiti Problemi”, Kur’an Nüzulünün Mekke Dönemi, s. 515). Efendimiz (sav)’in Kur’an vahyinin bir pazartesi gecesi başladığını bildirmiş olması ve bu tespit edilen tarihin de pazartesiye denk gelmesi, elde edilen verinin bilimsel değerini artırmaktadır.

4. Kadir Gecesi'nin bereketi Kur’an’ın inmeye başladığı geceye mi mahsustur? Yoksa her senenin Kadir Gecesi'nde benzer bir feyiz var mıdır?
Bazıları, “Kadir gecesi, Kur’an’ın inmeye başladığı gecedir. Bir kere olmuş bitmiştir. Sonrasında yapılan ibadetler, o gecenin hatırasını yad etmekten ibarettir.” demişlerdir. (Hak Dini, IX/5983) Ancak hem Kadir Sûresi’ndeki anlatım, hem Efendimiz (sav)’in bu geceye denk gelip onu ihya etme hususunda ne kadar iştiyaklı olduğu ve bu geceyi ihya etmenin faziletine dair ifade buyurdukları hadisler dikkate alındığında; bu gecenin feyz ve bereketinin her sene devam ettiği anlaşılmaktadır.

5. Bu gece nasıl ihyâ edilmelidir?
Efendimiz (sav), bu gecenin faziletine dair şöyle buyurmuşlardır: “Kim ki, Kadir gecesini, (bu gecenin kadru kıymetine) inanarak ve karşılığını yalnızca Allah’tan bekleyerek ihya ederse, onun geçmiş günahları bağışlanır” (Buhârî ve Müslim). Şu halde bu geceye denk gelip onu ihya etmeye çalışmak, muazzam bir rahmet ve mağfiret vesilesidir. Efendimiz (sav)’den bu geceye mahsus yapılmasını tavsiye ettiği bir ibadet nakledilmemiştir. Ancak Aişe Annemiz (ra), “Bu geceye denk gelirsek nasıl dua edelim?” diye sorduğunda, “Allahumme inneke afuvvun kerîmun tuhibbul afve fa’fu annî (Allah’ım! Sen, çok affedicisin, pek cömertsin. Affetmeyi seversin. Lütfen ve keremen beni de affeyle!)” şeklinde dua edilmesini tavsiye buyurmuşlardır (Tirmizî ve İbn Mâce).

Bu yazımızda, Kadir Gecesi hakkında özet bilgi arz ettik. Bugünkü yazımızın tamamlayıcısı olarak yarınki yazımızda “Kadir Sûresi Bana Ne Söyler?” sorusunu cevaplamaya çalışacağız inşallah.

Kadir Gecesi'ni lâyıkıyla ihyâ edebilenlerden olmak niyazıyla…

Yazar: Mahmut Ay