Rüzgârı arkana al ama dümeni sağlam tut

Rüzgârı arkana al ama dümeni sağlam tut

Şirketler dijitalleşmeyle gelen değişikliği ve yeniliği algılayamadı ya da işine gelmedi.

Sabah 8, akşam 18 tarzındaki eski klasik iş modelini değiştirme veya esnetme, bazı işleri evden yapabilme konusu uzun süredir iş dünyasında bazı uzman insanlarca savunuluyor ve tavsiye ediliyordu.

Ancak alışkanlıkları değiştirmek ve yeniliğe ayak uydurmak zordur.

Alışkanlıklar ve aynı şeylerle uzun süreli meşguliyetler bazen körleştirir insanı. Bir müddet sonra önünü göremez olursun. Böyle durumlar başladığında çevrendeki dostlar seni uyarmaya başlar. Ancak senin algı düzeyin iyice kapanmışsa bu uyarıları dinlemezsin. Ve bir müddet sonra beklenen olur ve musibet başa gelir.

Bu duruma düşen insanlar için ‘Bir musibet bin nasihatten evladır’ derlerdi eskiler. Ve bizi evlere hapseden salgın ile iş dünyası “Bazı işler evlerden de oluyormuş” gerçeği ile yüzleşti.

**

Aslında pandemiden çok önce ortaya çıkmıştı esnek çalışma ihtiyacı ve gerekliliği.

Şimdi covid19 aşısı ve ilaç çözümlerinin yaygınlaştığı bu dönemde şirketler, esnek çalışma ile tamamen ofise dönme arasında gidip geliyor.

Daha Türkçesi hibrit çalışma denen bazı işlerin evden bazı işlerin ofisten sürdürülmesi konusunda ne yapacaklarını bilmiyorlar. İşin getirisi ve götürüsünü de hesaplamıyorlar. Dışarıdan görülen tabloya göre işi akışına bırakmışlar. Hibrit çalışma düzeninin hukuki alt yapısı içinde görünürde yapılan bir şey yok.

**

Yeni döneme kadar gelen tarihsel süreci öyle anlatmış, Kültür Tasarımcısı Pınar Yarar, “18. yüzyılda yaşanan endüstri devrimi, kırsaldan şehirlere göç dalgası oluşturarak fabrikalarda çalışmaya başlayan iş gücünü doğurmuştu. Bu dönemi İş 1.0 olarak adlandırıyoruz.

20. yüzyılda internet ve teknolojinin gelişmesiyle birlikte çalışma modeli yeni bir dönüşümden geçti. İş gücü bu sefer de fabrikalardan ofislere taşındı ve böylece İş 2.0 dönemi başladı.

Şimdi ise İş 3.0 devriminin başındayız. Yani artık işi nerede, ne zaman yaptığınız değil; işin kendisi önemli.” dedi.

**

Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) verilerine göre 2019 yılında dünyada yüzde 7,9 olan evden çalışan kişi oranı, pandemiyle birlikte yüzde 15’e yükselmiş. Amerika ve Avrupa’da bu oran yüzde 30’lara çıkıyor. Türkiye’de bu oranın ne kadar olduğuna dair bir araştırma yok sanırım.

Amerika merkezli danışmanlık şirketi Gallup’un yaptığı araştırmaya göre şu anda, 10 yöneticiden yaklaşık 6’sı, evden çalışmalara izin veriyor.

Araştırmaya katılanların yüzde 55’i, hükümet kısıtlamaları kaldırıldıktan ve çocuklar okula döndükten sonra, COVID-19 deneyiminin uzaktan çalışma politikasını değiştireceğini söylüyor.

Bu deneyim sonucunda, yöneticilerin yüzde 52’si uzaktan çalışmaya izin vereceği görüşünde.

**

Yarar’ın verdiği bilgilere göre, 2027’de bağımsız (freelance) çalışanların, maaşlı çalışanların sayısını aşacağı; şu anki çocukların yüzde 65’inin henüz var olmayan mesleklerde çalışacağı tahmin ediliyor.

Yeni çalışma modellerini kurumsal dünyaya ve girişimlere (start-up) adapte etmek, bugün artık bir gereklilik.

Aylık maaş sistemleri, hiyerarşik yapılar, iç süreçler, sabit iş gücü gibi tek tipleşmiş fonksiyonlar, İş 3.0’da kendilerine yer bulamayacaklar.

İş dünyasının, bu trendi yakalaması, gelecekte de varlığını sürdürebilmek için şart, diyebiliriz.

**

Konunun uzmanı kendini güncellemek isteyen şirketlere şu tavsiyelerde bulunuyor;

Kendi hibrit düzeninizi oluşturun:

Her şirket kendi çalışan kitlesine, çalışan ihtiyaçlarına göre kendine özgü çalışma sistemini bulmalı ve kurmalı.

Çalışan iletişimini artırın: Evden çalışma uygulayan şirketler sadece işle ilgili süreçleri değil; takım çalışmasını ve sosyalleşmeyi ön plana çıkaran çalışmaları artırmaya odaklanmalı.

Karşılaştırmalı performans değerlendirmesi yapın: Performans düşüşlerinin içinde bulunulan olağanüstü dönemden kaynaklanabileceği unutulmadan, geliştirici ve motivasyon odaklı planlamalar yapılmalı.

Ofisi çekici kılmayı unutmayın: Hibrit düzende önemli bir diğer unsur da eski popülerliğini bir nebze yitiren ofisi yeniden çekici kılmak.

**

Değişime direnmek yerine değişim rüzgarını arkasına alanlardan ve dümeni de rüzgarın yönüne bırakmayanlardan olmak lazım.

Doğrusu bu.

Yazar: Yaşar Süngü