ABD tarafsızlığı!

ABD tarafsızlığı!

Yunan basını Atina ile ABD arasındaki karşılıklı savunma işbirliği anlaşmasını daha çok “Türkiye’ye karşı Amerikan desteği” olarak yorumluyor. ABD Dış İşleri Bakanlığı’ysa Doğu Akdeniz’deki anlaşmazlıklar konusunda Türkiye ve Yunanistan arasındaki müzakereleri desteklediklerini belirtiyordu. ABD Dış İşleri Bakanlığı sözcüsü Ned Price, Washington’ın ülkeler arasındaki deniz sınırı anlaşmazlıkları konusunda pozisyon almadığını da belirtmişti.

ABD, parasını ödediği halde Türkiye’yi “F-35 Programı”ndan çıkarmıştı. Ankara ise ödenen para karşılığında 40 adet F-16 savaş uçağı ve yaklaşık 80 uçak için modernizasyon kiti satın almak istiyor. Bu talep karşısında Biden Yönetimi’nin nasıl bir tutum alacağıysa şimdilik belirsiz. Gerek F-35 meselesi, gerekse son talepler Türkiye ve ABD arasındaki ilişkinin test edilmesi bağlamında önemli bir unsur. ABD, Türkiye’nin Rusya’dan “S-400 Hava Savunma Sistemi” almasını “F-35 Programı”ndan çıkarılma gerekçesi saymıştı. Oysa Yunanistan da Rusya’dan S-300 sistemi aldı. ABD de, NATO da Yunanistan’ı görmezden gelmeyi tercih etti.

ABD ve Yunanistan arasındaki savunma işbirliği anlaşmasına göre her iki ülke biribirilerinin egemenliğini ve toprak bütünlüğünü karşılıklı olarak korumayı taahhüt ediyor imiş. Acaba Yunanistan ABD’nin toprak bütünlüğünün korunmasına nasıl bir katkı sağlayacak! Amerikan savunma stratejistlerine göre iki okyanus tarafından çevrili ABD birkaç denizaltı gemisiyle bile kendisini dış saldırılardan kolaylıkla koruyabilir. Bu görüş daha çok Çin’in artan askeri gücüyle ilgili tartışmalarda öne çıkıyor. İşin özü, ABD’nin Yunanistan ile yaptığı anlaşma tamamen bölgeyle ilgili. ABD bir taraftan Türkiye’ye, diğer taraftan Rusya’ya ve Çin’e mesaj veriyor.

Hatırlayacak olur iseniz Çin Yunanistan’ın Pire Limanı’nı satın almıştı. Pire Limanı Çin’in “Yeni İpek Yolu” olarak da nitelenen “Kuşak-Yol Projesi”nin önemli bir ayağı. ABD, Çin’i yegâne rakip-hasım olarak görüyor, birçok ülkeye de Çin ile stratejik sonuç doğuracak ilişkilere girmemeleri yönünde baskı yapıyor. ABD’nin “Kuşak-Yol Projesi”ni-gizli veya açık -her satıhta engellemeye çalışacağıysa aşikâr. Yunanistan hem Rusya’dan S-300 sistemi aldı, hem Pire Limanı’nı Çin’e sattı. Sözde savunma anlaşmasının bu yönüne de ayrıca bakmak gerekiyor. Öte yandan anlaşma ABD’nin “Karadeniz” ve “Balkanlar” politikasıyla da ilgili. Bu yüzden Rusya da kaşlarını kaldırmış durumda. Yunanistan ABD’nin bölgedeki ileri karakolu haline geliyor. Atina ise ABD ile anlaşmayı çeşitli kılıflarla Yunan halkına pazarlama çabasında.

Bir diğer husus ABD’nin Türkiye ve Yunanistan arasındaki sorunlarda tarafsız pozisyon izlediği iddiasıyla ilgili. ABD’nin Yunanistan’daki askerî pozisyonu bu iddiayla pek bağdaşmıyor. Bu, ABD’nin “İsrail-Filistin uzlaşmazlığı”nda tarafsız davranması gibi bir şey. ABD her yıl İsrail’e 3.8 milyar dolar askeri yardımda bulunuyor. Üstüne üstlük geçen ayın sonlarında ABD’nin İsrail’in “Demir Kubbe Füze Sistemi”ne 1 milyar dolar aktarmasına ilişkin tasarı Temsilciler Meclisi’nden geçti. Tasarı İsrail’e özellikle Demir Kubbe mühimmatı için yardım sağlıyor. ABD, geçen yıl da Demir Kubbe Sistemi’ni yenilemesi için İsrail’e 1,6 milyar dolar aktarmış idi. Amerika’da Kovid-19 salgınıyla mücadelede halka yeterli yardım yapılmadığına ilişkin tartışmalar sürerken vergi mükelleflerinin cebinden 1 milyar dolar Demir Kubbe sistemine aktarılabiliyor. Sadece 8 Demokrat ve 1 Cumhuriyetçi Vekil Demir Kubbe yardımına” hayır” oyu verdi. Tabii ki “İsrail Lobisi” tasarıya “hayır” diyen vekilleri ‘Yahudi karşıtı’ ilân etti..

Tasarıyı destekleyen Demokrat ve Cumhuriyetçi Vekiller “Demir Kubbe Füze Sistemi”nin can kayıplarını azaltacağı gerekçesinin arkasına sığınıyorlar. Hatta bazı Demokratlar Demir Kubbe füzelerinin Filistinlileri de kurtardığını öne sürerek, 1 milyar dolarlık yardıma karşı oy kullanan diğer vekilleri eleştirdiler. Madem Kongre üyeleri bu kadar can kurtarmaya meraklıysalar İsrail füzelerinden kendilerini koruyabilmeleri için mazlum Filistinliler’e de yardım etsinler!

Dolayısıyla ABD’nin İsrail ve Filistin arasında sözde arabuluculuk iddiası tam bir iki yüzlülük. Müzakere masasına oturan taraflardan birinin cebine tabanca koymak gibi bir şey. Türkiye açısından ABD’nin Yunanistan’daki askerî pozisyonları da bundan pek farklı görünmüyor.

Yazar: Abdullah Muradoğlu