Krizler ve toplumsal mâliyetleri

Krizler ve toplumsal mâliyetleri

Pandemi tecrübesi, insanlığa ekonomi ile sağlık arasında trajik bir gerilim yaşattı. Elbette sağlık endişeleri baskın geldi. İnsanlık kapandı. Ekonomiler yavaşladı; yer yer durdu. Ardından aşılar geldi. Tedricen “açıldık”. Bâzı çevreler yeni bir kapanmaya gideceğimizden dem vuruyorlar. Doğrusu kendi nâm ve hesâbıma, eğer var olan aşıları tesirsiz bırakacak yeni bir “varyant” ortaya çıkmaz ise bunun olmayacağını düşünüyorum. Hergün ilân edilen vak’a ve ölüm sayılarının belli bir aralıkta karar göstereceğini; buradaki rakamlar düşündürücü olsa da “aşılanmamış olanlara” fatura edileceğini düşünüyorum. Hâsılı imlenen ve özendirilen düşünce şu: Eğer herkes aşı olursa Covid-19 belâsı def edilecektir.

Ekonominin yavaşlaması, hattâ yer yer durmasının insanlığa mühim kayıplar yaşatmış olduğu da ortadaki bir hakikât. İyimser bir bakışla, çarkların yeniden dönmeye başlamasıyla bunun üstesinden gelineceği söylenebilir. Ama yakın zamanlarda meydana gelen bâzı gelişmeler bunun o kadar da kolay olmadığını düşündürüyor. Mâlûm, üretim bir finansman işidir. Dünyâda paranın mevcût hâli çok sıkıntılı bir manzara gösteriyor. Pandemi esnâsındaki kapanmalarda, hükûmetler, en başta ABD ve Avrupa Merkez Bankaları şaşırtıcı oranlarda para bastı. 1970’lerden başlayarak zâten sürekli şişen küresel para hacmi, 2008 krizinin ardından tavan yapmıştı. 2018’den başlayarak FED yüksek fâiz oranları uygulayarak bu şişmeyi azaltma kararlılığını açıkladı. Ama borsanın yaşadığı şoklar bu kararlılığı geriletmişti. Pandemi buna adeta tuz ve biber oldu. Pandemide basılan paralarla hacim katlandı. Bu para, şirketlerin ayakta kalması, ama daha mühimi, hane halklarının hayatlarını idâme ettirmesi için kullanıldı. Bu aralar, FED, fâiz oranları konusunda yine benzer tarz açıklamalar yapıyor ve para basma işini yavaşlatacağını beyân ediyor. Artık ekonomide şuyuu vukuundan beter hâller yaşıyoruz. Bu haberler bile sarsıcı tesirler doğuruyor.

Evet ekonominin çarkları dönmeye başladı, başlamasına.. Ama dişlilerde kırılmalarla berâber… Finansal zorluklar bunun başını çekiyor. Bir met’a hâline gelen paranın, yâni doların fiyatı hızla yükseliyor. Finansal değnek, her iki ucundan tutulamayacak kadar kirli. Finansal genişleme devâm etse bir dert, eksiltmeye gidilse ayrı bir dert. Yeniden altın, gümüş ve ve bitcoin’e hücum başladı. Çin’deki bitcoin yasaklamaları, ABD’de bitcoin’e getirilmek istenen düzenlemeler devreye girse de bu kalemlerde aşırı yükselmeler görmek artık şaşırtıcı olmayacak. Hayra alâmet gelişmeler değil bunlar. Hayli zamandır kapitalist düzenin temel dengelerinden birisi altın ve gümüş fiyatlarının, başta sanal kâğıtlar olmak üzere çeşitli âletlerle baskılanması üzerine kurulu. Artık bu baskılama iş görmüyor. Dolar, evet rezerv para olmasıyla hâlâ talep görüyor ve değer taşıyor. Ama, nihâî tahlilde kripto paralar karşısında yaşadığı değer kaybı belirleyici olacak. Meseleler bu kadarla kalmıyor. Tedârik zincirlerindeki aksamalar, enerji fiyâtlarındaki aşırı yükselmeler, gıda ürünlerindeki pahalılaşmalar, enflasyon oranlarına dâir şaşırtıcı haberler peşpeşe geliyor. Buna bir de istihdam eksiklikleri eklendi. Demek ki, iyimser görüş pek de haklı çıkmıyor.

Ekonomide yaşanan sarsıntılar sistemik bir kıvama erişti. Kapitalizm, tekmil kurum ve kuruluşlarıyla artık fonksiyon göremez hâle geldi. Herkes bunu görüyor. Ama Yeni Düzen veyâ Yeni Kapitalizm ne üzerine kurulacak? Biden’ın Yeşil Düzen olarak takdim ettiği paketin mâlî portesi aşağı yukarı 100 trilyon dolar. Bu para nereden bulunacak? Eğer finansal genişleme veyâ para basılarak olacaksa, bunun sonunun felâket olacağı kesin. Eğer vergi artışlarıyla olacaksa bu da devletlerle ulusları güçleri karşı karşıya getirecek çok sıkıntılı neticelere gebe. En başta şirketleri buna iknâ etmek son derecede zor.

Önümüzde gerçekten de çok zor seneler var. Bu krizlerin insânî-toplumsal mâliyetleri ayrıca çok ürkütücü geliyor. Haydi bizler alışkınız ,ama ABD ve AB toplumları bile hiç alışık olmadığı bir hayat pahalılığı yaşıyor. Kitleler son derecede gergin. Pandeminin sebep olduğu travmaların neler olduğu daha tam bilinmiyor. Buna ekonomik düş kırıklığı ve çâresizliğe evrilen belirsizlik eklendiğinde neler olabileceğini kestirmek de zorlaşıyor. Evet belirsizlik meselesi çok düşündürücü. Soğuk Savaş sonrası ortaya çıkan belirsizlik bugünlere kadar bir fırsat zenginliği olarak değerlendirildi. Ama bugün tek bir mânâya geliyor: Çâresizlik… Travmatik bir insanlık, tepkisel birikimler ve çâresizlik sizlere neleri düşündürüyor?

Yazar: Süleyman Seyfi Öğün