Enerjide Türkiye Yüzyılı Zirvesi’nden yansıyanlar

Enerjide Türkiye Yüzyılı Zirvesi’nden yansıyanlar

Hafta başında Albayrak Medya’nın düzenlediği “Enerjide Türkiye Yüzyılı” başlıklı zirvede Türkiye enerji sektörünün tüm aktörlerinin bir araya geldiği oldukça önemli bir toplantı gerçekleştirildi. Bürokrasi, sektör temsilcileri ve akademisyenlerden oluşan katılımcıların katkı sağladığı oturumlarda Türkiye’nin enerji sektörü ve politikası etraflı bir şekilde masaya yatırıldı. Bugün bu kıymetli organizasyondan yansıyanları sizlerle paylaşacağım.

FATİH DÖNMEZ’İN MÜJDELERİ VE VİZYONU

Zirvenin açılış konuşmasını Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez yaptı. Dönmez Türkiye’nin enerji vizyonuna ilişkin önemli bir çerçeve çizerken enerjide dışa bağımlılığın azaltılması noktasındaki adımlara ilişkin bilgiler verdi. Dönmez’in bu zirveye damgasını vuran açıklamalarından birisi de yeni bir gaz tedarik anlaşmasının imzalandığına ilişkin müjdesiydi. Bildiğiniz üzere Türkiye hem ciddi bir doğalgaz tüketicisi hem de doğalgazda ticaret merkezi olmak üzere bir strateji izliyor. Bu stratejinin önemli bir parçası da Türkiye’ye gelen gazın kaynak ülkelerini çeşitlendirmek. Bu kapsamda Dönmez, Umman ile yapılan 10 yıllık bir anlaşmanın müjdesini verdi. Anlaşmaya göre Umman’dan yılda 1,4 milyar metreküp doğalgaz alınacak. Bu hem Türkiye’nin ihtiyacı için hem de gazda ticaret merkezi hedefi için önemli bir adım.

Bildiğiniz üzere Karadeniz’deki sismik tarama ve sondaj faaliyetleri de devam ediyor. Dönmez mevcut çalışmalarla Karadeniz’in doğusunda petrol olabileceğine dair emarelerin gün geçtikçe güçlendiğini söylemesini de bir kenara not edelim.

Dönmez’in verdiği bir diğer önemli haber de Türkiye’nin 3. FSRU gemisinin yolda olduğu. Bu gemi ile hem doğalgaz için yeni bir giriş noktamız olacak hem de ticaret merkezi hedefi için önemli bir süreç daha tamamlanmış olacak.

Elbette tüm bu adımlarda Berat Albayrak’ın bakanlığı döneminde ilan edilen ve Dönmez’in katkı sağlayarak sürdürdüğü “Milli Enerji ve Maden Politikası” vizyonunun çok önemli katkısı var. Türkiye’nin kaynak ülkelerle yaptığı görüşmeler de devam ediyor. Esasen bu görüşmeler bir “enerji diplomasisi” özelliği taşıyor. Öte yandan Dönmez gaz ve petrol tedarik edilen ülkelere arama ve üretim alanında işbirliği yapmayı teklif ettiklerini ve bu teklife aldıkları olumlu yanıtın Türkiye Petrolleri’nin küresel bir aktör haline dönüştürecek sonuçları da beraberinde getireceğini ifade ediyor.

KARADENİZ GAZI

Zirvenin en önemli konu başlıklarından birisi de Karadeniz’de keşfedilen doğalgaz rezerviydi. Zira Türkiye’nin kronik sorunu olan cari açıkta en ciddi problem enerji ithalatından geliyor. Bu bakımdan keşfedilen her bir metreküp gaz stratejik değere sahip. Öte yandan Dönmez Karadeniz’de keşfedilen ve önümüzdeki aylarda sisteme dahil edilecek gazın diğer ülkelerle yapılacak olan yeni tedarik anlaşmalarında Türkiye’nin elini güçlendirdiği ve bir kaldıraç etkisi oluşturduğunu ifade ediyor.

Elbette bu konuda hakkını teslim etmemiz gereken kurumların başında Türkiye Petrolleri (TPAO) geliyor. Keşfin ilk günlerinde çok tartışılan kurumun bugünkü durumunu da Türkiye Petrolleri Genel Müdürü Melih Han Bilgin’den dinledik. Türkiye Petrolleri’nin Karadeniz sahası ile kazandığı tecrübe ve yeteneklere vurgu yapan Bilgin yeni sahalardaki çalışmalara ve potansiyele ilişkin yaptığı bilgilendirme umut verici nitelikte.

MADENLERİN ÖNEMİ

Türkiye son dönemde madencilik konusunda da ciddi adımlar atıyor. Özellikle nadir toprak elementleri olarak nitelendirilen ve yüksek teknoloji için kritik öneme sahip madenleri içeren yeni saha keşfinin önemi ortada. Son tespitlere göre Türkiye dünyanın ikinci büyük nadir toprak elementleri madenine sahip. Dönmez toprağın altında olan her madeni çıkarıp işlemeye yönelik stratejiyi anlatırken “Artık cevheri işleyerek mücevhere dönüştürüyoruz” ifadesini kullanıyor.

Toplantının davetli konuşmacısı olan Dr. Sohbet Karbuz da kritik maden ve mineraller konusuna dikkat çekerek enerji sektöründe madenlerin öneminin her geçen gün arttığını vurguladı. Yani enerjideki dönüşüm sürecinde kritik madenlerin önemi tahmin edilenin çok ötesinde. Türkiye’nin bu konudaki stratejisi için Karbuz şu öneride bulunuyor: “Toprağın altındaki her madeni çıkarmalıyız.”

Yazar: Levent Yılmaz