Temiz enerji

Temiz enerji

Dünya’da hem fosil kaynakların azalması hem de iklim değişikliği ile mücadele için temiz enerjiye olan ihtiyaç her geçen gün artıyor. Temiz enerji ya da yenilenebilir enerji denilince akla ilk gelen kaynaklar güneş, jeotermal, dalga ve rüzgârdır.

Enerji tüketiminde de gittikçe kullanımı artan temiz enerji kaynaklarının enerji piyasalarının yeni kralı haline geleceği öngörülmektedir.

PEKİ TEMİZ ENERJİ NEDEN ÖNEMLİ?

Temiz enerji denilince yenilenebilir enerji olarak tanımlanan güneş, jeotermal, dalga, rüzgâr gibi doğada mevcut olan ve kendisini sürekli olarak yenileyen kaynaklar ön plana çıkıyor. Dolayısıyla temiz enerji, doğal süreçler ile ortaya çıkan, Türkiye gibi güneşi, rüzgârı ve jeotermal kaynakları bol olan ülkelerde potansiyeli yüksek, önemli ve stratejik bir kaynaktır.

Temiz enerji, kömür, linyit ve petrol gibi fosil kaynakların aksine tükenmeyen, doğal süreçler ile sürekli kendisini yenileyen, daha az maliyetli ve sürdürülebilir bir enerji kaynağıdır. Enerji arzında sürdürülebilirliğin üretim için olmazsa olmazlardan birisi olduğu da tartışma götürmez bir gerçektir.

Bu nedenle, fosil enerji kaynağı yeterli olmayan, Türkiye gibi artan enerji ihtiyacını ithalat yoluyla sağlayan, geçmiş yıllarda 40-60 milyar civarı enerji faturası ödeyen ve dolayısıyla enerjiye bağımlı ülkeler açısından temiz enerji kaynaklarının, toplam enerji tüketimi içindeki payının yükselmesi birçok açıdan önemlidir.

Ayrıca, son dönemlerde iklim değişikliği ile mücadele kapsamında fosil kaynakların payının düşürülmesi konusunda uygulanacak programların başarılı olması ancak temiz enerji kaynaklarının üretiminin artırılmasına bağlıdır.

Aksi halde hem fosil kaynaklarının üretiminin düşürülmesi hem de temiz enerji alanında yavaş yol alınması artan enerji talebinin karşılanamaması sorununa neden olacaktır. 2021 yılında enerji fiyatlarında, başta doğalgazda meydana gelen fahiş fiyat artışlarının bunun en iyi örneği olduğunu da unutmamak lazım.

TÜRKİYE’DE TEMİZ ENERJİDE NE DURUMDAYIZ?

Türkiye, bir yandan, temiz enerji kaynakları olarak öne çıkan hidrolik, güneş ve rüzgârda potansiyeli yüksek olan ülkelerden birisidir. Diğer yandan ise Türkiye ekonomisinin enerji ihtiyacı her geçen gün artmaktadır. Artan GSYİH, daha çok enerji ihtiyacı anlamına gelmektedir. Bunun en önemli sebebi enerjinin üretim sürecinde bir girdi olarak kullanılmasıdır.

Dolayısıyla, Türkiye enerjide dışa olan bağımlılığını azaltmak için potansiyeli yüksek olan temiz enerji kaynaklarına yönelmelidir. Bu alanda atılacak adımlar büyük önem arz etmektedir.

Bu doğrultuda, son yıllarda enerji alanına yapılan yatırımlarla birlikte, Türkiye’nin toplam enerji tüketiminin içindeki yenilenebilir enerji kaynaklarının payının her geçen gün arttığını görüyoruz.

Türkiye’nin yenilenebilir enerji kaynaklarındaki kurulu gücü incelendiğinde en yüksek payı hidrolik enerjinin aldığını, onu da rüzgâr ve güneş enerjisinin takip ettiğini görüyoruz. Hidrolik enerji için uygun olan kaynakların sınırlı sayıda olduğu düşünüldüğünde, son yıllarda yenilenebilir enerji yatırımlarında rüzgâr ve güneşin payının arttığını görüyoruz. Potansiyelinin yüksek olduğu yenilenebilir enerji alanında yatırımlarını hızlandıran Türkiye, başta güneş enerjisi olmak üzere önemli adımlar attı. Anadolu Ajansı’nın derlediği verilere göre, Türkiye, 2014 yılında 40 megavat olan güneş enerjisi kurulu gücünü, 2022 yılında 7 bin 816 megavata çıkararak önemli bir mesafe kat etti.

Son yıllarda rüzgâr ve biyoenerjide de önemli yatırımlar oldu. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı verilerine göre, son dönemde rüzgâr enerjisine yapılan yatırımlarla birlikte, 2022 yılında 10 bin 900 megavat kurulu güç kapasitesine ulaşılması öngörülmektedir. Bununla birlikte, diğer yenilenebilir enerji kaynaklarıyla karşılaştırıldığında nispeten düşük üretim kapasitesine sahip olan jeotermal, biokütle ve atık ısı kurulu gücünün de 2022 yılı sonunda 3.536 megavata ulaşacağı tahmin edilmektedir.

Yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik üretimindeki payı incelendiğinde, 2021 yılında ülkemizde yaşanan kuraklık sebebiyle %35’lik bir oranla karşı karşıya kaldık. 2022 yılı sonunda ise bu oranın %40 seviyesine çıkabileceği tahmin edilmekte.

Özellikle iklim kriziyle mücadele kapsamında hayata geçirilecek eylem planları ile birlikte tüm kamu kurumlarının bu süreçte gerçekleştirecekleri zorunlu yenilenebilir enerji yatırımları, temiz enerji alanında Türkiye’nin önemli bir yol kat etmesini sağlayacaktır.

Yazar: Erdal Tanas Karagöl